Amerika'daki öğrenci olayları

Özellikle son iki aydır giderek yaygınlaşan öğrenci olayları ABD'nin başını ağrıtacak gibi görünüyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki üniversitelerde Filistin'e destek amacıyla protesto eylemi yapan içlerinde öğretim görevlisi akademisyenlerin de bulunduğu 2000'den fazla öğrenci polis tarafından gözaltına alındı. Ayrıca bu öğrenci ve personel hakkında çeşitli suçlamalarla davalar açılırken birçoğu okuldan da atıldı. Halen 22 eyalette seksenden fazla üniversitede devam eden gösterirler özellikle polisin aşırı güç kullanması ve Gazze'de artan dram nedeniyle her geçen gün daha fazla yayılma eğiliminde. ABD'den sonra Avrupa'ya da sıçrayan olaylar benzer şekilde burada da giderek yayılıyor. Filistin'e destek eylemlerinde ABD yönetiminin şu ana kadar İsrail'in Siyonist yönetimi tarafında yer alması, antisemitizm adı altında Siyonist yönetimin Gazze'de yaptığı barbarlığı meşru göstermeye çalışması ABD toplumunu daha da germeye başladı. Son dönemde ABD kongresine sunulan yasa tasarısında üniversitelerde Siyonistler aleyhine söz söylemenin bile yasaklı hale getirilmeye çalışılması Joe Biden yönetiminin İsrail'in Siyonist yönetimine desteğinin devam edeceğini göstermesi bakımından son derece önemli. Ancak sahaya bakacak olursak sahanın dili farklı şeyler söylüyor. Pek çok üniversitede bütün agresifliğine rağmen polis duruma hakim olamamış görünüyor. Başta Colombia ve G.Washington üniversiteleri olmak üzere öğrencilere eylemlerini sonlandırmaları için verilen süreler dolmasına rağmen kalabalık olmaları nedeniyle öğrencilere polisin müdahale edemediği durumların meydana gelmesi kaba gücün çare olmadığını göstermesi bakımından önemli. Ayrıca öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan bağış fonlarına sürekli yardımların yapılması aslında öğrenci eylemlerinin arkasındaki büyük sosyal gücü göstermesi bakımından dikkate değer bir ayrıntıdır. Bunun dışında pek çok sivil toplum kuruluşu ve kar amacı gütmeyen sivil organizasyonların da öğrencilere destek veren uygulamalarına şahit oluyoruz. Sonuçta bir tarafta bütün gücüyle İsrail'in Siyonist yönetimine destek veren ABD hükümeti, diğer tarafta ise barbarlığa, zulme ve soykırıma karşı insanlığın çığlığı oğlan her milletten, her dinden ve her ırktan bir avuç öğrencinin onurlu demokratik mücadelesi. Sonuç ne olur şimdiden kestirmek çok güç ama sosyolojik açıdan bakıldığında geçmiş olaylar da göz önünde bulundurulursa sosyal tepkilerin tıkanma halinin travmalarla sonuçlanacağını belirtmek isterim. Bu travmalar başlangıçta bir öğrenci hareketi veya Filistin'e destek eylemleri şeklinde ortaya çıksa da daha derinleşmeleri halinde çok farklı şekillerde gelişebilir. öyle ki haksızlığa ve baskıya karşı kendini zayıf ve ötekileştirilmiş hisseden alt toplumsal gruplarda üstü örtülü olan örneğin siyahi insanlarla-beyazlar arasındaki problemler, işçi gruplarının hak arama talepleri, Kızılderililerin katledilmesi, dini mezhepler arasındaki mücadele, göçmenlere karşı uygulanan ötekileştirme politikaları gibi daha pek çok alanda rebound etkisi yaratabilir ve bir anda pek çok noktadan kendini dışa vurabilecek çok yönlü sosyal patlamaları tetikleyebilir. Şimdi diyeceksiniz ki ya geçmişte de böyle olaylar yaşandı. Ama şu anki dünyanın içinde bulunduğu durum geçmişten çok farklı. özellikle iletişim ve bilişim alanlarındaki gelişmeler mesafece farklı olsa da neredeyse eş zamanlı olarak dünyanın pek çok yerinde ortak bir akılla olayların gelişmesine ve yayılmasına imkan sağlamaktadır. Son olarak belirtmek istediğim husus ise toplumsal olayların gücü tsunami ilerden daha büyüktür. Aynı arabalardaki volan dişlileri gibi. Harekete geçirmek zordur ama harekete geçtikten sonra durdurmak daha zordur. Benden söylemesi.