CHP'nin Taksim çağrısı ne anlama geliyor

CHP Genel Başkanlığı'na seçildikten sonra 31 Mart seçimlerinden de başarıyla çıkan özgür özel'in ilk işi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi sürüklediği çatışmacı-kinci zeminden alıp siyasetin rasyonel zemine taşımak oldu.

Türkiye, Kılıçdaroğlu'nun yapıcı olmayan, ayrıştırıcı, kırıp döken, çatışmacı, kutuplaştırıcı çizgisinden hayli yorgun düşmüştü. Özgür Özel, seçim sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan randevu isteyerek, hükümetle diyalog kanallarını açarak gerek CHP tabanının gerek kamuoyunun takdirini topladı.

Toplumun iktidardan ve muhalefetten beklentisi kavgayı gürültüyü bir tarafa bırakıp ülkenin asıl meselelerine çözüm bulması. İnsanların morale ihtiyacı var. El birliğiyle sorunların çözülmesini görmek istiyorlar. Birleştirici yaklaşımlar toplumdan takdir toplar, ayrıştırıcı bir dil ise dışlanır.

Ne var ki CHP'nin alıştığı çatışmacı dilden ve eski alışkanlıklarından bir çırpıda uzaklaşmasının kolay olmadığı ortada. Kılıçdaroğlu da koltuğunu korumak için 'çatışmacı' bir dil tutturmuştu. Aynı dayatmayı şimdi Kılıçdaroğlu 'müzakere değil, mücadele" diye Özel'e dayatıyor.

Özgür Özel'in 'müzakereci" yaklaşımının ne kadarı samimi ne ne kadarı taktik henüz net değil. CHP'nin 1 Mayıs'ta (gösteriye yasaklanan) Taksim'e çıkmak için sokak çağrısı yapması insanı düşündürüyor. Taksim'e çıkma çağrısı yapanların başında Kandil geliyor. Kandil'deki terör baronlarının talimatı üzerine DEM de 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkma çağrısı yaptı. Radikal sol gruplar günlerdir Taksim hazırlığı yapıyor. Provokatif ortamların vazgeçilmez aktörlerinden TİP de Taksim'e yürüyeceklerini açıkladı.