Ülkeye düşmanlık bu

Meksika

Küreselleşme bir olgu. Kaçamazsınız, içinize kapanıp yaşayamazsınız. Hele hele Türkiye gibi bir coğrafyada yer alıyorsanız, bunu hiç yapamazsınız.

Yüzyıllar boyunca dünyaya nizam ve intizam vermiş bir geçmişimiz var bizim! Bugün de belli küresel değerleri savunuyoruz. İddialarımız ve hedeflerimiz bulunuyor. Heybemiz dolu ve söyleyecek çok sözümüz var.

Dünyada ise, eşitsizlikler, adaletsizlikler ve çatışmalar sürüp gidiyor. Önlemeye çalışan uluslararası kuruluşların çabaları yetersiz kalıyor. Elbette bize de görevler düşüyor.

Ne yapalım Nasıl davranalım..

Susalım mı, seyirci mi kalalım Hiçbir şey yokmuş gibi mi yapalım Bu adaletsizliğe, zulme sesimizi çıkartmayalım mı Bu arada elimize vurup ekmeğimizi almalarına da rıza mı gösterelim

Olmaz elbette. Bütün uluslararası toplantılarda bulunacağız. Konuşacak, anlatacak, karşı çıkacak, gerekiyorsa elimizi masaya vuracağız. Küresel barış ve adalete katkıda bulunacağız. Hakkımızı, hukukumuzu da sonuna kadar savunacağız.

Bunu da en iyi şekilde yapıyor, yapmaya çalışıyoruz...

Ama içimizde bir müsilaj takımı var. Bunlar karşı, her şeye karşı. Yaptıkları tek iş de kirletmek.

Bunlara göre, her uluslararası toplantı israf. Katılan her heyet lüzumsuz. Kalkan her uçak gereksiz.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un katıldığı Meksika'daki MIKTA toplantısında da bunu yaptılar. "İsraf" dediler, "gereksiz" diye kirletmeye çalıştılar. Toplantıyı izleyen biz gazetecilere bile saldırdılar.

Zaten görevleri ve varoluş gayeleri bu. Ufuksuzlar, vizyonsuzlar, saldırganlar...

"İsraf" dedikleri, 25 kişilik küçücük bir heyet.

"Gereksiz" diye kirlettikleri, uluslararası bir parlamentu grubu.

"Keyif yapıyor" dedikleri de eziyete varan 18 saatlik bir yolculuktan sonra Meksika'ya varıp Türkiye'nin sesini duyurmaya çalışan, aralarında CHP'lilerin de bulunduğu küçük bir parlamento heyeti, birkaç gazeteci ve birkaç bürokrat.