Barış Terkoğlu

Cumhuriyet

"Kürt Tilkisi" nasıl "Vatandaş Macit" oldu

Milletler elle değil tarihle kurulur. Yabancı yumruğuyla değil içindeki kurtlarla çürütülürler. Haberler Süleyman Soylu'nun CHP'nin standını ziyaretini gösteriyor. Herkes şaşkınlık içinde. Bir eski İçişleri Bakanı'nın muhalif vatandaşın elini sıkmasının olağan olması gerekmez mi Nedense değil. Bu sırada Gazeteci Timur Soykan'ın "Baron İstilası" kit

At yalanı mağdur etsinler inananı

Bazen bir masal anlatırlar. Gerçeğin kendisini masal sanırsın. Dün 28 Şubat'ın yıldönümüydü. Sorsanız hepsi mağduruydu. En çok "28 Şubatvari müsamere" ifadelerine takıldım. Öyle ya, Cumhurbaşkanı yakın zamanda Atatürk ve hilafet üzerinden yaşanan tartışmalara atıfla kullanmıştı: "Son günlerde sık sık karşımıza çıkmaya başlayan 28 Şubatvari müsamere

Erdoğan'ınindirttiği pankart

İnsanlar; dinleriyle, milletleriyle, kimlikleriyle birbirinden ayrılıyor. Konu paraya gelince ise bütün çizgiler ortadan kalkıyor.Erdoğan, cumartesi günü, Sakarya'da konuşuyordu. Sözü İsrail'e getirdi. Batı'yı suçladı. Derken... Meydanda bir pankart açıldı. "İsrail ile ticaret utancı sonlandırılsın" yazıyordu. Polis müdahale etti, apar topar indiri

'Erdoğan'ı durdurun' diyen hâkim

Anayasa ense tıraşına karışmaz. Ama cumhurbaşkanının işine karışır.Aslında 101. madde açıkça söylüyordu: "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir." Gelgelelim anayasanın etrafından dolaşıldı. Erdoğan'ın 3. kez cumhurbaşkanlığına izin verildi. "Biz zaten sandıkta yeneceğiz" diyerek anayasanın d

Topu bırak 'altıncı' Murat'a bak!

"Altını değerli kılan insanlar ama insanın altın kadar değeri yok" diyor Thomas More.Sorsan en yerli en milli onlar. İş sermayeye geldi mi babalarını bile tanımıyorlar. Ülkenin toprağını, kanunlarını, bürokrasisini küresel şirketlerin ayağına paspas ediyorlar.Günlerdir göz göre göre gömülen işçileri konuşuyoruz ya. Çatlayan yığınlara rağmen çalışan

Siyanürlü mezara gömülen millet

Bana çoğu zaman "Kumpas davaları başarılı oldu mu" diye soruyorlar. Bu soruya "Hem evet hem de hayır" yanıtını veriyorum. Hayır, çünkü kumpas ve sorumluları açığa çıktı. Evet, çünkü asıl hedefi Cumhuriyet kurumlarını parçalamak olan kumpaslar hedefine ulaştı.İşte tesadüf dediğimin hikâyesi böyle başlıyor. Dün, Erzincan İliç'te toprak altında kalan

Murat Kurum'un 'Hırsız' diye çağrılan tanıdığı

Koca binalar betondan sanırsın. Oysa inşaatın harcına insanın ahı karışmış.81 ilde seçim var. Ancak ana gündem tartışmasız İstanbul. En büyük vaat ise kentsel dönüşüm. Bütün adaylar "Ben yaparım" diyor. Eli en güçlü olan iktidarın desteğini alan Murat Kurum. Cuma günü konuşurken "Fikirtepe'de yaptık" dedi. Örnekle "Yine yaparız" diye devam ediyordu

Kılıçdaroğlu'nun yasaklanan videosu

O aday mı, bu aday mı diye tartışıyoruz. Oysa Türkiye'nin asıl seçimi sandıktaki adaylar arasında değil. Freni olmayan, düzelteni olmayan, itiraz edeni olmayan bir demokrasiye doğru gidiyoruz. Muhalefet ise kafasını ilkesiz aday tartışmalarından kaldırıp sistemin kurtuluşu için bir çıkış yolu üretemiyor.Örnek vereyim...Önümde AYM'nin yeni bir karar

Başkanlar neden yargılanmıyor

Ölüler toprakta çürüdü. Dirilerin yaşamı soldu. Gemiler ise yüzmeye devam ediyor.Peki şimdi ne olacak Sallanan yeri mi suçlu ilan edeceğiz Yoksa vergi toplarken, ceza keserken gördüğümüz devlet görevlilerinin depremin sorumluluğunu üstlenmesi gerekmez miYanıtı var. Üstelik dünyaya Türkiye'nin emsal olduğu bir karar. Elbette depremle ilgili.1999 dep

Dünyanın en büyük dolandırıcılık merkezi

Kuzuların davasını tilkiler görüyor. Karar, toprakta kurumuş kanla yazılıyor. Haberi ilk kez KRT'de gördüm. Ahmet Sesli ve İlknur Yağumli imzalıydı. "İstanbul Anadolu Adliyesi'ne uzanan Ponzi Skandalı" başlığını taşıyordu. Adliyedeki Seçil Erzan vakası benzeri ponzi dolandırıcılığı anlatılıyordu. Geçen pazartesi günü, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığ