CHP'de içe sindirme hamleleri

Pek üzerinde durulmadı. Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben ne yaptım da Özgür'e yenildim." demeye gelen yazı kaleme aldı.

K. Kılıçdaroğlu, "Tek bir yüzükten, saraydaki saltanata..." başlıklı kendisinden çok emin yazısı, bir bakıma savunma yazısı... "Ben, rahmetli Demirel, rahmetli Erbakan, rahmetli Ecevit gibi demokrasiyi içselleştirmiş bir siyasi rakiple değil, yargısıyla, askeriyesiyle, istihbaratıyla 'BAAS' partisi benzeri, devletleşmiş bir yapıyla mücadele ettim." diyor. t24.com.tr, 5 Mayıs 2024)

Kemal Kılıçdaroğlu bu yazıyı yazmadan önce, CHP'nin kendisinden sonraki genel başkanı Özgür Özel'le yemek yedi. Teselli yemeği diyebiliriz.

Kemal Kılıçdaroğlu, kendi yanında yetişen TBMM'de kendisinden sonraki isim olan Özgür Özel'e makamı bırakmak zorunda kalmasını anlaşılan, CHP'nin İsmet İnönü'yü 1971'de devirerek genel başkanlık koltuğuna oturan, 12 Eylül 1980 Darbesi'nden sonra Demokratik Sol Parti'yi kuran Ecevit'in diliyle söylersek, içine sindiremiyor.

Sindire sindire...

Yalnız Ecevit, "İçine sindiremediği" çok şeyi de yapmıştır.

"Sindirmek" Ecevit için kurtarıcı kelime. Hatta "sindirmek"i kavramlaştırdı bile diyebiliriz.

Nedir kavram "İnsanın çevresindeki nesnelere, olay ve durumlara ait şahsî gözlem ve tecrübelere dayanan tasarımların zihinde yer etmesine denir. Kavramlar aynı dili konuşan insanlar arasında ortak nitelikleri gösterir. Ortak dili konuşanlar, tarihî dönemlerden itibaren farklı coğrafyalarda yaşasalar da ortak kavramlar çerçevesinde ortak duyuş tarzıyla düşüncelerini, fikirlerini, tecrübelerini aktarmışlardır." (Dr. Arslan Tekin, Edebiyatımızda Terimler, Boğaziçi Yayınları).

Ecevit'in ısrarla kullandığı, selis diliyle beyinlere soktuğu iki kelime daha var: "Olanak" ve "olasılık". (Maalesef dilimizin ana gövdesi "imkân" ve "ihtimal"; "olanak" ve "olasılık" buzluğunda erimiş, dilimiz kadavraya dönüşmüştür!)

Hâlbuki merhum tasavvufî havaya da teşneydi. Tasavvufî şiir bile yazmıştır. Bir başka gazetedeyken, ziyaretinde konuşmuştuk. Kendisine tasavvufî şiirini Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı örneği olarak kitabıma aldığımı söyleyince şaşırmıştı.

Belki siz de o şiiri merak edeceksiniz. Başlığı: "Özgeçmiş".

"bir boşluktan bir boşluğa bir cam bardağa dolmuşum cam bardakta su olmuş sudan içmiş can olmuşum

görünmezden cana bir kumaş örülmüş kumaşa bürünmüş beden olmuşum

bir varmış bir yokmuş iki boşluk arası bir rüyalık alemde sen ben olmuşum"

MHP'yi sindirmek

CHP, Bülent Ecevit'siz düşünülemez. Ve MHP'siz de düşünülemez. MHP, İsmet İnönü ve Ecevit çizgisindeki CHP için hem çok uzakta hem çok yakındadır.

12 Eylül öncesine girmek istemiyorum ama, sadece kanlı bıçaklı olunan bir zamanda, MHP'nin CHP Zonguldak Milletvekili Cahit Karakaş'ın TBMM Başkanı olması için oy verdiğini hatırlatmadan da geçemeyeceğim.

1970'li yılların en kanlı döneminde, 17 Kasım 1977'de, Meclis Başkanı, MHP milletvekillerinin desteğiyle 38. tur ancak seçilebilmişti.

MHP'nin oylarını Ecevit elbette içine sindiremezdi. Ama gelene de hayır diyemezdi!

18 Nisan 1999 seçimlerinde DSP 136, MHP 129, ANAP 86 milletvekili çıkarmıştı. Deniz Baykal'ın başında olduğu CHP, yüzde 10'luk barajın altında kalmıştı. MHP ikinci partiydi. Koalisyon kurulacaktı. MHP'siz olamazdı. Ama Ecevit nasıl içine sindirecekti