Pısırıklıklardan nasıl kurtulunur

"Başına vur, ensesine vur, eline vur ağzından lokmasını al!" ifadeleriyle söylenen manası "miskin, pısırık, uyuşuk, sessiz, zavallı, acınası kişi ve herkesin kolayca çattığı, azarladığı şamar oğlanı!.." manalarındadır. Sadece emekliler değil, kendini, sözde "dindar" diye lanse edilenler de şamar oğlanına nasıl çevrildi

Özellikle başörtüsü mağdurları ve çevresi dindarların iktidara, İsrail'e, İsrail'e ve arkasındaki ABD'ye (II. Avrupa'ya) yürüyüş, protesto, imza kampanyalarıyla nasıl ateş püskürdüğü... Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekillerine nasıl telgraflar çekip tepki verdiği hala hafızalardadır. Televizyon ekranlarında sosyal, siyasi tartışmalar, paneller, açıkoturmlarla da...

AKP iktidarıyla birlikte bunlar durdu, durduruldu! Evvela, dindar olmadıkları halde, dindar diye lanse edilenler iktidara getirildi! Hubb-u cah, şan, şöhret, makam sevgisi gibi en hassas damarlarından girildi. Dindarlara makam, mevki, ihaleler verildi, "Bizdendir!" ses çıkarmayalım diye susturucu takıldı! Bir kesim, "havfkorku" damarı ile susturuldu. Halbuki, 2911 Sayılı Toplantı ve gösteri yürüyüşleri Kanunu'un 3. maddesine göre, "Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" dendiği halde, ne yazık ki, iktidar gücünü elinde bulunduranlar dağa-taşa korku saldı! Adalet mekanizması sopa olarak kullanıldı!

Bazıları, "tamah" ile, yani, mala karşı açgözlülüklerinden susturuldu. Kimine dünyanın cazibedar şeyleri gösterildi! Kimi ahmaklaştırıldı! Ki, ahmaklık, bönlük, aptallık bilerek ve isteyerek yapılan bir tercihtir! Okumaz, araştırmaz, ilgilenmez. İçtimai, siyasi, ekonomik oyun ve entrikaları, aldatma tuzaklarını görecek, anlayacak, sentez tabi tutacak çaptan düşer. Menfaat üzerine dönen canavar siyasetin, iç ve dış mihrakların oyuncağı olur! İsrail vahşetine karşı demokratik ülkelerin kamuoyları ayakta; Müslüman ülkeler sessiz! Zira, demokrasi, şeffaflık, sorgulamanın olmadığı yerde sessizlik; zulüm olur; insaniyet mahvolur.