İstişarenin gücü!

İslâm âlemi fikren, ilmen ve dahi hak, hürriyet, adalet, meşveret mevzularında da eski zaman köşelerinde yaşıyor!

Oysa, Kur'an'da "şûra" ve "meşveret" bir emirdir: "Ve işlerde onlarla istişare et."1 'Onların aralarındaki işleri istişare iledir.'2 âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer'iyedir."3 Diğer taraftan, "Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhid idi. O hâkimin müftüsü de onun gibi münferit bir şahıs olabilirdi, onun fikrini tashih ve tâdil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır."4 Yani, meşveret ferdîlikten çıkıp tepeden tırnağa müesseseleşmeli.

Meşveretin önemi, hükmü, şartları, usulü bilmediğinden fert, aile, cemat ve millet olarak atalet, tembellik, uyuşukluk zindanına düştük. İşte, "İnsanın âmâlini (emeller, beklentiler) dağıtan fikr-i infiradî (tek başına olma fikri) ve tasavvur-u şahsî (şahsa ait bencil düşünceler)."5 Cemaat ve meşveret mana ve ruhundan uzaklaştırır; harika gücünden mahrum eder. İstişarenin tarifi şöyle:

Ortak akıl, kollektif şuur, işin ehline, uzmanına müracaat, alternatif fikirlere yer verme, şeffaflık, sorgulama ve cemaat, şahs-ı manevî, efkâr-ı amme, kamuoyu, ekseriyetin kararlarına saygı... "Hükmün (kararın) eksere (çoğunluğa) göre verildiği meşveretin"6 kazanımlarından bazıları şöyle maddeleştirilebilir:

"Meşveret-i şer'iyye istibdat ve tahakkümün belâsından kurtarır."7

"Meşveretin hüküm sürdüğü yerde, bâtıl hak sûretini giymekle fikirleri aldatamaz."8

Meşveret, "Medâr-ı nizâ tartışma sebeplerini" ortadan kaldırır.9

"Meşveret-i şer'iye görüş ve düşünceleri teşettütten (dağınıklıktan, bir anlamda kafa karışıklığından)" kurtarır.10