Kim, "Ne güzel yumruk attın, öyle ise dinin hak!" der

Hakikate susamış insanlığın İslamiyetle buluşmasına "hiddet, şiddet, bomba ve terörün" engel olmasına engel olmalıyız!

Kim, "Yahu ne güzel yumruk attın, kılıç salladın, kurşun yağdırdın; öyle ise senin davan haktır!" der! Öyle ise başta kendimiz olmak üzere çoluk-çocuğumuzu doğru İslmiyetin doğru ahlakını yaşayarak, nezaket ve nezahetle tebliğ ederken; iman, İslâm şartları kısaca iman, Kur'ân hakikatlerini aklen, mantıken izah ve ispat etmekle mükellefiz. Ki, Kur'ân, "Allah daima batılı yok eder, hakkı ise kelimeleri ile ispat eder."1 mealindeki ayetiyle ortaya koyar.

Zaten ayet, "delil, açık alâmet, ibret, işaret" demektir. "Sağlam, keskin ve bilenmiş hüccetten kılıcı sağ eline ve hürriyeti de, parlak renkli Arap atının dizgini gibi sol eline alacak olan İslâm, bağ ve bahçelerimizin kökünü kurutan istibdadın başını parçalayacaktır."2 Kelime manası "delil, burhan, senet" olan hüccet, "bir davanın sıhhatine delâlet eden şey" anlamındadır. Atomdan, hücre, güneş, galaksilere kadar kâinatın bir ucundan diğer ucuna yer alan bütün varlıklar mücessem âyet olarak sunulur.

"Barış ve teslimiyet" demek olan İslâmda baskı, hatta sözlü şiddet gıybet dahi yasaktır. Kur'an'ın tebliğ ve irşad metodu, "İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır, onlarla güzelce mücadele et!"3 şeklindedir. Mürşidlerin, üstadların Üstadı beliğ-i zîşan Efendimiz de (asm), "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin"4 hadisiyle bunu fiilen göstermemiş mi Şu halde mümin fikrini, inancını zorla, baskıyla değil, hikmet, ilim güzellikle anlatmalı. Zira, "Lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha kuvvetli ve tesirli."5

Bir araştırmaya göre muhataplarımızı ikna yüzde 7 söz, yüzde 38 hareket, ses tonu ve geri kalan yüzde 55'i ise tamamen görüntüye bağlı. Yani, lisan-ı kal yüzde 7, lisan-ı hal yüzde 93! Hal dili, beden dili, yâni yaşamak, sözden daha etkilidir. Başkalarına güzel örnek olmak, onların kurtuluşuna vesile olmak, tebliğ ve irşadın en önemli unsurudur. "Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez."6 Öyle ise, kendimizden başlamalıyız. Çünkü, "Kur'ân ayna ister, vekil istemez."7 Yani, yaşayarak yansıtmak! "Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-ı îmaniyenin kemalatını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tabîleri elbette cemaatlerle İslamiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslamiyete dehalet edecekler."8