Gazze Gündemimiz ve Kur'ân

Her gün ve hatta her an gündemimize giren yeni haberlere, olaylara, olgulara, algılara nasıl bakıyoruz Hükümleri ve ölçüleri Kıyamet'e kadar geçerli olan Kur'ân-ı Kerim zaviyesinden bugünü ve geleceği nasıl okuyoruz Mesela baş gündemimiz olan Gazze katliamı ile Kur'ân'daki Burûc Sûresi arasında bir bağ kurabiliyor muyuz "Kahrolası hendeğin sahipleri! Hani onlar tutuşturulmuş ateşin başına oturmuşlar, müminlere yaptıkları işkenceyi (keyifle) seyrediyorlardı. Müminlerden intikam almalarının sebebi, onların Aziz ve Hamid olan Allah'a iman etmeleri idi." (4-8) Müminlere bu korkunç işkenceleri reva görüp keyifle seyreden kralınYahudi Zûnüvasolduğu söylenir. Elbette işkenceci zalimler kendi sonlarını hazırlamış; "Rabbimizin yakalaması çok şiddetli" (12) olmuştu: "Allah onları arkalarından kuşatarak" (20) yok etmişti. İnanıyoruz ki, çağdaş Zûnüvas Netanyahu da kendi sonunu hazırlamaktadır

Yine Kur'ân'a bakalım: "Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz Peygamber ve onunla beraber müminler: "Allah'ın yardımı ne zaman" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır."(Bakara 214)

Zalimlerin akıbetine gelince: "İnkâr edenlere de ki:Yakında yenilecek ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası ne kötü bir kalma yeridir!" "...Ve Allahdilediğini yardımıyla destekler"(Âl-i İmran, 12-13)

Evet, "Şüphesiz kiAllah iman edenleri korur." (Hacc, 38) Korumuştur ve koruyacaktır.

Zulüm dayanılmaz hale gelebilir ve bıçak kemiğe dayanabilir. Unutmayalım ki, gecenin en koyu vakti, sabahın en yakın olduğu âna işarettir:

"...Zulmetmekte olanlar, nasıl her şeyi değiştirecek bir inkılâp ile sarsılıp devrileceklerini pek yakında bilip-göreceklerdir." (Şuara, 227)

Öyle ise, Rabbimizin rahmetinden ümit kesilmemelidir: Hz. Yakub'un ifadesiyle: "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü inkâr edenlerden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez!"(Yusuf, 87)

İşte Allah'ın vaadi: "Pekyakında o topluluk yenilecek ve arkalarını dönüp kaçacaklardır."(Kamer, 45)

Peygamber Efendimiz (s.a.), Bedir savaşı için bütün hazırlıklarını tamamlayıp kavlî ve fiilî dualarını yaptıktan sonra Kamer suresinin bu (45.) âyetini okuyarak ashabına moral vermiş, zaferi müjdelemişti.

Elbette Allah Resulü ve ashabı, Şûrâ39'daki talimat uyarınca, "Bir saldırıya uğradıkları zaman birbirlerine yardım ederek hep birlikte düşmana karşı koymaları" gerektiğinin bilinci içindeydiler. Yine onlar Nisa75. ayetteki şiddetli uyarıyı işitmişlerdi:"Size ne oluyor ki; 'Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu memleketten kurtarıp özgürlüğe kavuştur ve rahmetinle bize bir koruyucu ve yardımcı gönder' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna Allah yolunda düşmanla savaşmıyorsunuz"

Rivayete göre, Bedir Savaşı için hazırlıklar başladığında bazı Müslümanlar savaşa soğuk bakmışlardı. Bunun üzerine Nisa75. ayet nazil olmuş; savaşmak için geri duranlar eleştirilmişti.Keza Enfal suresinin 73. ayeti de Müslümanların güçlü bir dayanışma içinde olmaları gerektiğini şiddetle hatırlatıyordu: