"Ürkmüş yaban eşekleri gibi"

Yıllar önce askerlik görevimi yaptığım dönemde, bulunduğum komutanlıkta mescid olmadığından, benimle beraber üç dört arkadaş, namaz vakitleri geldiğinde münferiden koğuşta, kimseye rahatsızlık vermeden namazlarımızı eda etmeye çalışıyorduk.

Zamanla bir grup arkadaşımızın bize karşı mesafeli ve tepkili olduklarını fark ettik. Sonra öğrendik ki (biz kimseye bir şey söylemediğimiz halde) meğer o mesafeli duranlar, namaz kılmadıkları için bizim onlar için kötü düşündüğümüz(!) yargısına varmışlar, tepkileri de bundanmış

Nasıl bir hastalıksa bu Durup dururken bir tarafa saldırmak için kendi eksikliklerininolumsuzluklarının hıncını başkasından çıkarıyorlar.

Lût Peygamber'in kavmi de düştükleri ahlaksızlık girdabını, ondan nasıl kurtulacaklarını düşüneceklerine kendilerine bu yolun yanlış olduğunu ikaz eden peygambere saldırıyorlar.

Allah'ın Peygamberini ve O'na inanmış bir avuç insanı kendileri için tehlike görüyorlar ve şöyle diyorlar: "Onları (Lût ve arkadaşlarını) memleketinizden çıkarın! Çünkü onlar fazla temizlik taslayan insanlar!" (A'râf 82)

Görüldüğü gibi bu hastalıklı ruh hali dün olduğu gibi bugün de varlığını sürdürüyor, yarın da sürdürmek istiyor.

Medine'de, Efendimiz hayatta olduğu dönemde çarşı-pazarda Müslüman kadınların namusuna pis ellerini uzatan Yahudileri, kurtuluş savaşı öncesinde istila edilen Anadolu topraklarımızda analarımızın, bacılarımızın peçesine el uzatan Fransızları biliriz, onlara hadleri de bildirilmişti

Ama bugün içimizde, bu toprakların insanları olarak bizden bildiğimiz fakat zihniyet olarak dünkü Lut kavminden, Yahudi'den, Fransız gâvurundan bir farkı olmayan insanların rahat tavırları ve cüretleri gerçekten şaşırtıcı.

Dile getirilmesinden hoşlanmadıkları 28 Şubat günlerinde İslam'a, Müslümanlara, dinî esaslara bu şekilde saldırmalarına alışmıştık ve o günlerin son bulduğunu düşünüyorduk, açıkçası bugün de öyle düşünmek istiyoruz...

Her fırsatta "Şeriat getirmek istiyorlar" diye hedef tahtasına oturtulan Ak Parti iktidarı döneminde bile bu saldırılar hız kesmeden devam etti durdu.

İnternete, "Başörtü saldırı" diye yazdığınızda yaşanmış onlarca örnek karşınıza çıkıyor.

Misal: 2017'de Maltepe'de lise öğrencisi Fatma Dilara Aslıhan Yiğit, Pendik-Kadıköy hattındaki minibüste, başörtüsü nedeniyle bir kadın tarafından, "Siz teröristsiniz, sizin yüzünüzden herkes ölüyor. Sen başın kapalı okuyamazsın" diye saldırıya uğradı. Bundan bir hafta sonra Denizli'de H.D. ve K.O adlı iki başörtülü üniversite öğrencisi bir erkeğin saldırısına uğradı.

Aynı gün bu sefer Antalya'da Kur'an kursu hocası başörtülü N.D, bir kadının saldırısına uğradı.

Aynı ay içinde İzmir'de CHP adına çalışma yapan kadınlar, kapısını çaldıkları aileye, "gerici yobaz" diye hakaret ettiler.

İnternete düşen haberlere bakıyoruz, Adana'da, bir tekel bayisinden çıkan bir kadın, önünde kaldırımda yürüyen iki çarşaflı kadına laf atıyor, sonra dönüyor örtülerini çekiştirmeye kalkışıyor

Dindar kesime her fırsatta saldıranlar her ne hikmetse kendilerini çağdaş, uygar, aydın ve laik görenler CHP'nin ya bir mensubu ya da çevresi

Hatırlayın, bir tarafta dindar insanlarla helalleşmeye gideceğiz denilen günlerde Mersin'de bu partinin mensuplarınca, adeta "ne helalleşmesiymiş" dercesine Müslüman kadının sembolü, ninelerimizin giysisi olan çarşafı parçaladılar.