Bizim mülâkâtımız bu değil

Haberlerden:

MEB'in sözleşmeli öğretmen istihdamı yönetmeliğinde yaptığı 'mülakat' değişikliği Resmi Gazete'de yayımlandı: Atamalarda KPSS puanının yüzde 50'si ile mülakat puanının yüzde 50'si alınacak.

Neredeyse bütün hükûmet muhâlifi partiler, sendikalar, yazar-çizerler "mülâkât kalksın" derken ben mülâkâtı müdâfaa ettim. Bunun sebebi millî bir öğretmen kadrosunun bir bekâ meselesi olduğuna inanmamdır. Eğitim hayâtında hiçbir iyi niyetli hareketin, aynı iyi niyeti taşımayan bir öğretmen kadrosuyla başarılamayacağı ortadadır. Bugüne kadar bütün millîleştirme çabalarının elde var sıfır netîcesine çıkmasının sebebi inanmış bir öğretmen kadrosuna sâhip bulunmamamızdır. Eğitim fakülteleri üniversite imtihânı netîcesine göre talebe alıyor; alacağı talebede başka hiçbir kritere bakmıyor. Dünyâ ve Türkiye şartları altında da bu talebelerin ekseriyeti millî-mânevî değerlerimize düşman veya lâkayt olarak yetişmiş bulunuyor. Bunların arasından millî duyguları bir ideal olarak taşıyanını pek bulamayacak olsak da hiç olmazsa bir miktar yakın olanını bulmak elzemdir. Bunu sırf KPSS ile yapamayacağımız açıktır. Geriye mülâkât kalıyor. Mülâkât birtakım sıkıntılar barındırsa da elimizde başka bir enstrüman da yok maalesef. Bu yüzden ısrarla mülâkâtı müdâfaa ettim. Aslında en iyisi öğretmen yetiştiren mekteplerin bizzat Millî Eğitim Bakanlığı tarafından açılması ve devâm ettirilmesi, mülâkâtın bu mekteplere talebe alımı sırasında yapılmasıdır. Dört yıl boyunca da talebelerin millî-mânevî değerlere bağlığı, çalışkanlığı, ahlâkî vaziyetlerinin gözetilmesi ve bu bakımlardan zaaf gösterenlerin mekteple ilişiğinin kesilmesidir. Böyle bir tâlim ve terbiyenin sonunda diploma almış bir talebe için artık mülâkât yapmaya gerek yoktur. KPSS gibi bir imtihanda en başarılı olanlarını atayabilirsin. Çünkü içlerinde din, vatan, millet düşmanı olmayacağından emîniz. Bugün elimizde bu imkân olmadığına göre mülâkât -şimdilik- kaçınılmaz yol olarak görünüyor.

Ancak benim müdâfaa ettiğim mülâkât, bilhassa 8 yıldan bu tarafa yapılagelen ve şu anda haberlerde ipuçlarını gördüğümüz mülâkât değildir. Nasıl bir mülâkât hayâl ettiğimi "Benim mülâkâtım" başlıklı yazımda anlatmıştım. Buna göre mülâkâtlarda not verilmeyecektir. Mülâkâtların tek amacı olacak, o da eğitim hayâtımıza İstiklâl Marşı kriterlerini taşımayanların sızdırılmamasıdır. Yâni kısaca: Hakk'a tapmayan (Allah'a inanmayan), bayrağa saygı göstermeyen, ezanlarımızı ebediyete kadar bu memlekette okutmaya niyeti olmayan, ezanın içindeki dînin temeli olan şehâdete inanmayan, vatanımızı bölüp başka devlet ve bayrakların rüyâsını gören, şehitliğe inanmayan, mâbetlerimize nâmahrem eli değme ihtimâlinden ürpermeyen, Batı'yı tek dişi kalmış bir canavar görmeyen tiplerin eğitim hayâtımıza girmesine engel olmak Mülâkâtın tek hedefi bu olacak. Bu ise notla belirlenmez. Elde güvenlik raporları, ustaca hazırlanmış suâl ve karşılıklı konuşmalardan sonra mülâkât heyeti iki karardan birini verecek: "Öğretmen olur" veya "öğretmen olamaz". Hepsi bu. "Öğretmen olur" karârı verilenler arasında yapılacak âdil bir imtihanla da bunların en başarılıları öğretmen olarak atanır. İşte benim canhıraş bir şekilde müdâfaa ettiğim mülâkât budur.

Oysa yukarıdaki habere göre yine mülâkâtta belli kriterlere belli puanlar verilecekmiş ve mülâkât netîceleri ile KPSS neticeleri 50'şer tesir edecek, çıkacak puana göre atama yapılacakmış. Bir haberde de mülâkât kriterleri verilmiş. Doğruysa tam bir hayâl kırıklığı. Bu kriterler içinde bizim sancılarımıza denk gelen bir tek madde yok. Yâni bu kriterler öğretmen adaylarının İstiklâl Marşı kriterlerine uygunluğunu ölçmüyor. Tamâmen bir bilgi-beceri ölçme kriteri listesi. Daha çeneli, daha becerikli ateist, deist, kemalist, âhiretsiz, materyalist, ahlâkî zaafları olan tiplerle devâm edin. Hayrını görün artık! Bu şekilde bir mülâkât derdimize derman olmaz. Derman olmadığını bir misâlle anlatayım: İki-üç gün önce lise müdürü bir arkadaşla konuştuk. Okulunda 62 öğretmen varmış. "Bunlardan kemalist olmayan kaç tâne vardır" dedim, "Bir tek ben varım." dedi. Bütün okulların üç aşağı beş yukarı aynı olduğundan şüpheniz olmasın. Halbuki yıllardan beri mülâkât uygulanıyor. Mülâkât bizim anlattığımız şekilde tatbîk edilseydi böyle bir netîce ile karşılaşır mıydık Maalesef mülâkât Fetöcü geçirtmemek üzerine kurulmuş ve başka kriterleri pas geçmiştir. Fetöcüye ne kadar engel olundu ayrı mesele ama heyetin Fetöcülere odaklanmasından en çok yararlananların kemalistler olduğu anlaşılıyor. Geçmiş de geçmişler, geçmiş de geçmişler Şimdi mülâkâta en çok karşı çıkanların kemalistler olmasına hayret etmemek elde değil. Bakın, mülâkât en çok size yaramış, daha ne istiyorsunuz Yeni kâideler ve kriterler de sizi tehdit etmiyor. İsyan değil, bayram edin!