"Din'in Adamı" Dursunali Taşçı

"Ben din adamı değilim ama dinimin adamıyım" diye söze başlar, yüreklere seslenir, hikmetli cümleleriyle İslâm'ı ve namazı sevdirmek için çırpınırdı. Namaz Gönüllüleri Platformu çalışmalarına başladığımız günlerden beri birlikte yürüdüğümüz, Allah yolunda samimi çabalarına tanık olduğumuz, dava kardeşim Dursunali Taşçı'yı Cuma günü Rabbine yolculadık. Allah rahmet eylesin. Biz onun kalemini, kelâmını, kalbini ve kalıbını davaya adayışına şahidiz, Rabbimiz de ondan razı olsun.

Samimi bir gönül insanıydı. Celaleddin Rûmî, Seyyid Kutub, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç gibi üstatların eserlerinden harmanlayıp süzdüğü hikmetleri kendine özgü ifadelerle asrın idrakine haykıran mahirane üslup sahibiydi Ashabdan örneklerle, Mesnevi'den hikâyelerle ve kendi hayatından ilginç yaşanmışlıklarla bezerdi sözlerini. Dinleyenler sıkılmazdı. Hakikatleri hikâyelerle anlatmayı severdi: "Yasaklı yıllarda merhum babası ile hocası gizli-saklı hafızlık eğitimi yaparlarken yaz gelir, söğüt dallarında üzümler olgunlaşır Elde sepet ağaca tırmanırlar; jandarma gelirse, babası dikkatle kopardığı Kur'ân sayfasını katlayıp koynuna sokacak, hocası da sepete üzüm koyacaktır Ve ağaçta tamamlarlar hafızlığı"

Dursunali hocamın okuldaki namaz macerası tam da onu yansıtır: "Siz imam-hatipte şanslı idiniz; biz ise öğretmen okulunda gizli namaz kılardık" der ve hüzünle anlatırdı: "Namaz kılmak resmen yasak değildi fakat ayıptı; azarlanırdık, dayak bile yerdik Ama bir vakit namazımı kaçırmadım (Hocamız "sahib-i tertib"di). Akşam, yatsı ve sabah namazlarımı evde, öğlen namazımı da öğleyin dışarı çıktığımda camide kılardım. İkindi namazımı ise, okulda mescit olmadığından, kenarda-kuytuda kılardım. Zorlanırdım Sonra bir çözüm buldum: Okulun yatılı bölümünün yemekhanesi var Aşçı Ahmet Efendi tahta seccadesinde namaz kılıyor. Teneffüste gelip ikindi namazımı seccadesinde kılmak için izin istedim. "Tabi ki evladım" dedi; "ama dikkat et; aksi hocalar sana sıkıntı vermesin"

Gizlice gidiyor, namazımı kılıyorum Okul bitmek üzere Yine ikindi namazındayım Az sonra bir ayak sesi!.. İçimden, "Eyvah!" dedim; "Bu Jilet Hoca!.." (Nöbetçi oydu. "Keskin" biriydi; bu lakapla anılırdı. Katı bir din karşıtıydı.) Namazımı bozmadım, bozamazdım. Ayak sesi iyice yaklaştı. Tam secdedeyim. Birden bağırdı: "-Seni yobaaaz!!!" Ve arkama bir tekme savurdu Yere yuvarlandım. Tahta seccadeye çarpan burnum kanamıştı Hoca bağırıp duruyordu. Kanı görünce uzatmadı. Çekip gitti Ahmet amca su ve pamuk getirdi. Ağlayarak elimi yüzümü yıkıyor ve isyan ediyordu:

"- Evladım! Okulda içki içenlere ses çıkarmıyorlar, seni namaz kıldın diye dövüyorlar. Yazıklar olsun!"

Ahmet amcayı teselli edip sınıfa gittim. Okuldan atılırım diye korkuyordum. Öyle olmadı Hoca'ya da kin duymamıştım Okuldan mezun oldum. Öğretmenlik, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Yıllar geçti