"Bana nasîhat eder misiniz"

Şakîk-i Belhîhazretleri, Allah adamlarındandır. Hârun Reşid, ne zaman sıkılsa bu zâta gider, nasîhatleriyleferahlarmış.

Bir gün yine gider.

Ve çalar kapısını;

"Selâmün aleyküm Efendi Baba."

"Aleyküm selâm evlât."

Oturur, sohbet ederler.

Bir ara büyük velî sorar:

"Ey halîfe! Farz et ki, bir çölde yalnız kaldın. Çok susadın, ama içmek için bir damla suyun yok... Susuzluktan ölecek hâle geldin. O sırada biri gelse ve elinde bir testi serin su olsa, o su için senden servetinin yarısını istese verir misin"

Halîfe cevâben;

"Elbette veririm, ben ölürken serveti ne yapayım"der.

Mübârek, "peki" der.

Ve şunu suâl eder:

"O suyu içtin ve kandın. Ölümden de kurtuldun. Ama bu sefer o suyu dışarı atamıyorsun. Sancıdan kıvranıyorsun hattâ neredeyse öleceksin. Bu defâ da bir başkası gelse ve seni bu dertten kurtaracağını söyleyip karşılığında servetinin diğer yarısını istese verir misin"