2 günde 1 milyar dolar!

Malum cuma gecesi İran İsrail'e saldırdı. Tabii öncesi de var; fakat füzelerin, İHA ve SİHA'ların uçuştuğu canlı saldırı görüntülerini izlememiz, cuma gecesi gerçekleşti... Sonra ABD "İsrail'i yalnız bırakmayız, savunuruz"dedi. Keza İngiltere de yine İran'a karşı İsrail tarafında yer aldı. Türkiye iki tarafada itidal çağrısı yaptı. Dün öğlen saatlerinde ise İran"Tamam, amacımıza ulaştık"dedi. Bu iki günlük"tiyatro"nun kaybedeni ise"3'üncü dünya savaşı başlıyor mu"diye felaket tellallığı yapanların oyununa gelen yatırımcı oldu. Bütün piyasaların kapalı olduğu bu sürede tek açık yer kripto borsası idi. Dünyanın en büyük borsaları'bot hesap'tabir edilen uygulamalarla satışa geçti. Düşüşü gören küçük yatırımcı ve kredili işlem sahipleri panikle satışları takip etti ve'devler'için aşağıdan alım fırsatı oluştu. Yani 1 milyar dolar, küçüklerin cebinden büyüklerin cebine transfer oldu. Hisse senedi ve döviz piyasalarının kapalı olması ise daha büyük kayıpları önledi.

Devletin enerji sübvansiyonu herkes için hayati önemde

Enflasyon canımızı yakıyor. Sosyal yardımla geçinenden tutun da gelirden en yüksek payı alan kesime kadar... Herkes tükettiği, harcama yaptığı ürünlere göre muzdarip enflasyondan... Deyim yerindeyse biri peynirden, diğeri jet yakıtından. Neredeyse hiç kimse aldığı ürünü geçen haftanın fiyatından alamıyor neredeyse... Bir de fiyat-kalite çizgisi o kadar şaştı ki, insan neyi, nereden, kaça alırsa alsın, gerçekten doğru fiyata aldığından emin olamıyor. Önceki gün, bu şaşan teraziye güzel bir örnek yaşadım... Malum ilkbahar. İmkânı olan için küçük bir bahçe, olmayan için balkonları çiçeklendirmek için en uygun dönem. Ben de balkonumdaki çiçekler için bir minik kova ihtiyacım vardı. Alışveriş yapacağım caddede yaklaşık 4 tane nalbur ya da'her şeyci'denen türden mağaza vardı. Önce alacağım ürünü seçtim. Sonra üşenmeden aynı marka, aynı hacim, aynı renkteki ürünü 4 mağazada birden aradım. Birinde aynısı yoktu, diğer üçünde aynı özellikteki ürünün fiyatını sıralayayım: 65, 105, 125... Evet, serbest piyasa ve alış ve satış arasında fark mümkün ama serbest piyasa diye aynı ürünün bir yerde 65, diğer yerde 125 lira olması hakikaten en hafif tabirle can acıtan bir durum. Tahminim şu ki, 65 liraya satan nalburdaki ürün eski. Adam ne zaman aldıysa, o zamanın maliyetinin üzerine kârını koyup satmaya başlamış ve o fiyattan devam etmiş. Diğerleri için aynı ürün ya yeni gelmiş, ya da deposunda, rafında tuttuğu ürüne çeşitli vesilelerle küçük küçük, defalarca kere zam yapmış. Yani her zaman bahsettiğim gibi, bu saçma fiyatların yarısı maliyetse, yarısı da'bozuk enflasyon psikolojisi'sebebiyle oluşturulan"köpük..."Hemen hemen bütün sanayiciler itiraf ediyor ki, ulusal ya da uluslararası ürün piyasasına ürün verirken kendini korumanın yolu, beklenti enflasyonuna göre fiyat belirlemek...

Fakat gerçekten artık ahlakı bozan, ticareti zorlaştıran, istihdamı tehlikeye atan, uluslararası ticareti sekteye uğratan bir hâl aldı enflasyon. Ülkenin iş dünyasından her temsilcinin kendisine göre bir tavsiyesi var ama hemen hemen tüm ihracatçılar, döviz kurunun'gerçekçi'olmamasından şikâyetçi. Çünkü kur enflasyon kadar artmadı. Enerji, istihdam, ham madde fiyatı hızlı yükselen üreticinin sattığı ürün dolar bazında gerçek değerini bulmadığı için sıkıntıda ihracatçılar... Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar da bu önemli derdin çözümü için çare önerenlerden... Özetle şöyle diyor Ender Başkan: "4 yıllık seçimsiz dönem, ekonomimizdeki konuların kalıcı çözümü için uygun konjonktürü oluşturdu. Enflasyon en büyük ve en acil sorunumuz. 2021yılı sonlarıyla birlikte önce kur artışlarının getirdiği maliyet artışları, ardından canlı talebe bağlı artış eğiliminin getirdiği enflasyonla mücadelede başarılı olmak zorundayız. Aksi hâlde ne içeride kaynak etkinliği mümkün, ne dışarıda küresel pazar gücü... Yaz aylarının getireceği olumlu mevsimsel etkiler ile temmuz ve ağustos aylarının sağlayacağı baz etkisini kalıcı düşük enflasyon için avantaja çevirmek zorundayız..."