Erdoğanın okumadığı ?yolsuzluk raporukitabı

"...Yolsuzlukları araştırma önergesi 7 Ocak 2003 günü TBMM'de alkışlarla kabul edilir. Komisyon altı aylık bir çalışmadan sonra 19 Haziran 2003 tarihinde 1109 sayfalık raporunu (AKP'li Başkan) Azmi Ateş imzasıyla 'gereği' yapılmak üzere TBMM Başkanlığı'na sunar. Rapor, yolsuzluklar konusunda bugüne kadar TBMM çatısı altında düzenlenen en kapsamlı rapordur. Rapor; yasama, yürütme ve yargı alanlarında alınması gereken önlemler ve çıkarılması gereken yasalar konusunda ciddi önerileri içermektedir."

CHP eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün Cumhuriyet'te yayınlanan "Ahlaksızlığın kurumsallaşması-3" başlıklı yazısından bir bölümle başladım. Evet... Kılıçdaroğlu, dönemin AKP İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in başkanlığındaki, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Yolsuzlukların Sebeplerinin, Sosyal ve Ekonomik Boyutlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu"nun raporuna atıfta bulunmuş ve raporun Başbakan Tayyip Erdoğan'a o dönem ulaşamadığının altını çizmiş.

Kılıçdaroğlu'nun kastettiği rapor hazırlandıktan üç yıl sonra "kitap" olmuş. Kitabı hazırlayan "Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma VakfıTEPAV". Kitabın adı da şu: Bir Olgu Olarak Yolsuzluk: Nedenler, Etkiler ve Çözüm Önerileri.

Peki kitapta (rapor) ne var

Yolsuzluk Tekelci Yapılar Tek Başına Karar Alma Yetkisi Hesap Vermeme

Şu tespit önemli:

"Merkezi ve planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçen ülkelerde düzenleyici mekanizmaların bulunmayışı 'rant arama', 'yolsuzluk' ve 'büyük çaplı soygunlar'a neden olmaktadır."

Meclis'in hazırladığı rapor aslında "sistemi" yani "düzensiz piyasa ekonomisine" ya da "neoliberal" düzeni sorguluyor ve "rant arama", "büyük çaplı soygunlar" vurgusu yapıyor.

Raporukitabı okudukça bugün gelinen sistemi de anlıyorsunuz:

"Türkiye'de yapılan saha araştırmaların sonuçlarına göre yolsuzluğun toplumsal, siyasal ve ekonomik yapılar üzerindeki olumsuz etkileri artmaktadır. Son yıllarda yaşanan kronik ekonomik krizlerin temel nedenleri arasında kamu yönetimindeki yolsuzluk olgularının etkisi yadsınamaz. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan erken genel seçim sonuçları, vatandaşların siyasi reform ve yolsuzlukla mücadelede etkin mücadele isteminin bir yansıması olarak da yorumlanmaktadır."

Bu noktada AKP'nin 3 Kasım 2002'de iktidara gelişindeki (uluslararası destek ayrı bir konu) en önemli etkenin altını çizelim: Halk, kendisini yöneten siyasetten koptu, siyaset de halktan. Bunun sonucunda da yaşanan ekonomik krizi kamudaki yolsuzluklarla birleştiren yurttaş 18 Nisan 1999'da iktidara getirdiği partilere gereken dersi verdi. Ancak AKP'lilerin ağırlıklı olduğu komisyonun tespitini unutmayalım: "3 Kasım 2002 tarihinde yapılan erken genel seçim sonuçları, vatandaşların siyasi reform ve yolsuzlukla mücadelede etkin mücadele isteminin bir yansıması olarak da yorumlanmaktadır." 2024'e geldiğimizdeyse "halktan kopan iktidar ve iktidardan kopan halk" ikilemi bir kez daha karşımıza çıktı. 2003 tarihli "yolsuzluk" raporu bugünleri de gören bir rapor.

Rapordan ve sonrasında TEPAV'ın hazırladığı kitaptan "yolsuzluğun" tanımını da okuduğumuzda bugünü daha iyi anlayabiliyoruz:

"Yolsuzluğun çok çeşitli bilimsel tanımları yapılmıştır. Yaygın bir tanıma göre yolsuzluk 'kamu gücünün özel çıkarlar amacıyla kötüye kullanılmasıdır.' Daha kapsamlı yolsuzluk tanımı ise 'kamu gücüyle' sınırlı olmayan 'herhangi bir görevin özel çıkarlar için kötüye kullanılmasını' içerir. Yolsuzluğu aşağıdaki formülle açıklayabiliriz: Yolsuzluk Tekelci Yapılar Tek Başına Karar Alma Yetkisi Hesap Vermeme."

AKP'nin 21 yıl önce tespit ettiği "kayırmacılık"

170 sayfalık kitapraporun can alıcı yerlerinden birisi de "Kayırmacılık" başlıklı bölüm:

"Kayırmacılık, kamu işlemlerini yerine getiren görevlinin, yakınlarını haksız yere ve yasalara aykırı olarak kayırması, arka çıkmasıdır. Türkçe'de kullanılan 'iltimas' kavramı da kayırmacılık ile eş anlamlıdır. Halk dilinde kullanılan 'torpil' kavramı da iltimas ve kayırmacılık kavramlarına karşılık gelmektedir."