Kavala dosyasında iki görüş çarpışıyor

Dün...

Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan Osman Kavala, yaptığı basın açıklamasıyla yeniden yargılanmayı talep etti. Kavala açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Bariz hak ihlalleri içeren, delillere dayanmayan mahkûmiyet kararlarının verildiği, suçsuz insanların yıllar boyu hapis kalmalarına yol açan davaların yeniden görülmesi temel hukuk ilkelerinin ve insan haklarına saygının gereğidir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları sadece başvuranların değil her yurttaşın adalet talep etme hakkıyla doğrudan ilgilidir. Adalet herkes için gereklidir. Her yurttaşın hayatı ve hakları eşit derecede değerlidir."

Geçen hafta...

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin köşesinin başlığı "Erdoğan-Özel görüşmesine damga vuracak Kavala dosyası"ydı. Selvi özetle dedi ki: "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özgür Özel görüşmesinde gündeme gelmesi beklenen Osman Kavala dosyasında yeni bir gelişme söz konusu. Bir hukukçu değilim ama hukukçulardan da destek alarak ciddi bir çalışma yapma imkanım oldu. Erdoğan-Özel görüşmesinde gündeme gelmesi beklenen ve Gezi davasını esastan etkileyecek olan hukuki itirazı ise maddeler halinde aktarmak istiyorum. Gezi davasında ceza verilmesine esas teşkil eden ve ortadan kaldırılmak istendiği iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden kastedilen 'Başbakan' ve 'Bakanlar Kurulu'dur... (2 Mayıs 20024Hürriyet)"

Selvi'nin ardından SÖZCÜ'de okudunuz, İsmail Saymaz "Adalet Bakanlığı'nın önündeki Osman Kavala dilekçesi" başlıklı bir yazı (7 Mayıs 2024SÖZCÜ) kaleme aldı. Osman Kavala'nın avukatı Hilal Zengin, 3 Mayıs 2024 tarihinde yeniden yargılama için bir dilekçe daha verdi. Zengin dilekçesinde, Kavala'nın "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan" ceza verildiğini ancak 16 Nisan 2017'deki referandumla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğini, başbakanlığın ve bakanlar kurulunun kaldırıldığını, dolayısıyla mağdurun ortadan kalktığını belirtiyor.

Dilekçeye karşı argüman: Hükümet sistemi değişti diye suç, suç olmaktan çıkar mı

Dilekçeyi okudum. Osman Kavala'nın avukatı diyor ki:

"... Kabul edilen Anayasa değişikliği ile Türkiye'nin Hükümet sisteminde köklü bir değişiklik meydana gelmiştir. Bu değişikliklerin en önemlisi yürütmenin tek başlı hale gelmesidir. Yeni sistemde yürütme gücü, Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmaktadır. Anayasa'nın 104.maddesinde yapılan değişiklikle artık yürütme yetkisi, sadece Cumhurbaşkanına verilmiştir. Dolayısıyla; TCK.m.312'de tanımlanan hükümet modeli artık yoktur. Tüm kanunlardaki Başbakan ve Bakanlar Kurulu ibareleri teker teker atıfta ilga edilmiştir. Oysa mahkemeniz kararında; "mağdurlar" bölümünde, 2013 yılında mevcut olan Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nun isimlerini teker teker yazarak, suçun mağdurunu belirlemiştir. Burada, dönemin Cumhurbaşkanı'nın isminin (Abdullah Gül) bulunmadığını önemle belirtmek isteriz. Sadece dikkat çekmek için söyleyelim; 'Krallık veya Padişahlık' Anayasa ile kaldırılmışsa, kanundaki kral veya padişaha karşı işlenmiş bir suçtan bahsedilip, ceza verilebilir mi"

Dilekçedeki temel dayanak "sistemin" değişmesi.

"Adalet Bakanlığı'nın önündeki dilekçeden devam edelim: