Önce insan

Farkındayız. Aklı başında olanlarla birlikte seyir hâlindeyiz...
Sittinsenedir konuştuğumuz şey parmağının ucunu gösterdi: Sükûn ve yumuşama.
Tabii çatışmacı statükodan beslenenler infial halindeler. Kutuplaşma denen ilkelliğin farkına varılmasından ve ortak akıl denen aklı selimden rahatsızlar. Nefret dilinin sönümlenme ihtimalinden mutsuzlar. Meseleleri teenniyle, izanla konuşmaktan...
Atmosferde güzel işaretleri görmekten bağırsak sendromuna uğrayanların ilim-irfan kapasitelerinin hangi seviyelerde olduğunu belirtmek bize düşmez. Ekranlarda bu seviyeyi çok gördük, bastık kumandaya geçtik. İyi ki geçtik. Ruh sağlığı önemli...
Kavgacılar, tekme tokat dönemi bitince boşta kalacaklarından da korkuyorlar zannımca. Çünkü boks maçının yerini, anlamak ve hep birlikte memleketin hayrına bir şeyler yapmak alınca, bağırıp çağırmaktan bitap birçok bakımsız boksör, hadsizlikten erken emekli olabilir...

Ben, profesyonel boksu hiç sevmem bu arada. Bana halkı oyalamak için gariban köleleri birbiriyle kapıştırıp aslanlara parçalatan Roma'yı hatırlatır. Bizim için asıl mesele, aramızda çarpışmaktan değil, felsefemizi, fikrimizi geliştirerek ülkemizi cennet yapmaktan geçiyor. Adım gibi biliyorum, sessiz çoğunluk mutabıktır bu konuda...
Homurdananların problemi, "Soğuk Savaş" kafasından bir türlü kurtulamamalarıdır haddizâtında. Solu sağı yoktur bunun, cı'sı cu'su yoktur. Hep aynı kafadır söz konusu olan. 19. Yüzyılın pörsümüş, dar kafalı ideolojileridir bunlar ve o yıllardan bugüne vurdu kırdı ile, bir savaş zihniyeti ile gelinmiştir. Savaş böyledir, bir kere düşman demişseniz, o ağzınla kuş tutsa da artık yaranamaz size. O zaman alır CİA, Komünizmle Mücadele Derneklerinde din görünümlü bir FETÖ'yü yerleştirir içinize...

Gazze'nin fotoğraflarına bakıyoruz. Yıkılmış şehirler, kapısız penceresiz viraneler, molozlu boş sokaklar. Siyonistler orayı 2. Dünya savaşının harabelerine çevirmiş. Yok edilmiş binlerce çocuktan, aileden, bombalanan hastanelerden, açlıktan, kıtlıktan bahsetmiyorum. Şehirlerin fotoğrafından bahsediyorum sadece. 1940'larda dümdüz edilen Varşova, atom bombasından sonra Hiroşima ve yakın zamanda Suriye, belki Ukrayna...
Gazze'de olan bitenler, o görüntüler öyle bir acıdır ki, insanlığın sabrını taşırmış, ayağa kaldırmıştır. Hangi dinden, inanıştan olursa olsun vicdanı olanlar, öğrenciler, kadınlar ve erkekler bu zulmü asla kabul etmeyeceklerini söylemişler ve meydanları koca yürekleriyle doldurmuşlardır. Bu basiretle kavranacak ve bilakis üstünde düşünülecek bir kalkışmadır fikrimce.