Söğütözü zirvesi

31 Mart sonrasının flaş olayı, Erdoğan ile Özel Ak Parti genel merkezinde buluştu. Yer seçimini Erdoğan yaptı, "Ak Parti genel başkanı" hüviyetini, Cumhurbaşkanı sıfatının önüne geçirerek. (Aslında burada garip bir durum olduğu belli. Çünkü Ana Muhalefet lideri Ak Parti Genel Başkanı ile mi görüştü, taleplerini ona mı bildirdi yoksa Cumhurbaşkanına mı)

Erdoğan, 31 Mart'tan "ikinci" olarak çıkan ve balkon konuşmasında sonuçlara "yenilgi" tanımı yapan, Özgür Özel ise "Birinci çıkan" partinin genel başkanı idi.

Eğer Cumhur İttifakı 14-28 Mayıs seçimlerinde elde ettiği başarıyı gösterse, bu görüşme ne Özel tarafından talep edilebilir ne de Erdoğan tarafından gerekli görülürdü.

Dolayısıyla görüşmede inisiyatif, 31 Mart sonuçlarının, daha açıkçası seçimde CHP'nin birinci parti olarak çıkmasınındır.

Onun için de görüşmede daha çok talepkâr olacak olan Özgür Özel'dir.

Bu, siyasette yeni bir güç dağılımının işaretidir. Görüşme, bunun iktidar tarafından da algılandığının işaretidir.

Görüşme, 1 saat 40 dakika sürdü. Bu da Özgür Özel'in masaya oldukça kalabalık bir talep listesi sunduğunu ortaya koyar.

İçerde ne olup bittiği, gerçekten on yılların siyasetinde çok önemli olmalıdır. Belli ki Erdoğan başka Erdoğan'dır, CHP Genel Başkanı başka hüviyettedir. Herkesin içinde farkında olunsun olunmasın son seçimin izlerinin yankılandığını düşünmek yanlış olmaz.

Görüşmeden sonra, görüşmenin yapıldığı mekânda ikili de tekli de bir açıklama yapılmadı. Bu da normal ötesi bir durum olduğunun göstergesi.

Belli ki 31 Mart sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Görüşme, ülkede siyasetin dengelenmesi açısından da, iktidar muhalefet arasında iletişimin gerçekleşmesi açısından da başlı başına önemlidir.

Sormak isterim: Bu görüşmeden sonra Erdoğan, 1 Mayıs geriliminin bu ölçüde yaşanmasından pişmanlık duymuş mudur Ya da bir soru: Bu görüşme 1 Mayıs'tan önce yapılsaydı o gerilim yine de yaşanır mıydı

ÖZEL POLİSLE KARŞI KARŞIYA GELMELİ MİYDİ

1 Mayıs ile ilgili en istenmeyen şey, her halde çatışmaydı. Polisle çatışma, örgütlü grupların birbiriyle çatışması Geçmişte her ikisi de yaşanmış, daha kötüsü de örgütlü bir provokasyonla, derin güçlerin devreye girdiği ve 44 kişinin hayatını kaybettiği 1977'de, Taksim'de vuku bulmuştu.

Bu yılın 1 Mayıs'ı, İstanbul'da Taksim odaklaşmasıyla bir gerilim potansiyeli haline gelmişti. İktidar Taksim'i açmıyor, işçi sendikaları kutlamayı orada yapmak istiyor, CHP de o yaklaşımı paylaşıyordu.

Sonunda iktidar 42 bin polis ile Taksim'i kuşatma altına aldı. İstanbul'un kalbi denebilecek bir alan polis kontrolüne girdi. Taksim'e giden bütün yollar kapandı.

Bu gerilim ortamında DİSK ve KESK Saraçhane'de başlayıp Taksim'e yürüneceği ilanını yaptı. CHP de bu programa katılacağını açıkladı. Özgür Özel ve İmamoğlu da Saraçhane'de olacak, oradan Taksim'e yönelik yürüyüşe katılacaklardı.

Saraçhane'de toplanıldı ama Taksim yolu polisler tarafından kapatılmıştı. O meşhur Bozdoğan Kemerleriyle birleşen polis barikatı fotoğrafı

O barikat nasıl aşılacaktı Görüşmeler, görüşmeler, görüşmeler Yooo, barikatta bir esneme yoktu.