Kediler birer melektir.

Dokuz Ağustos gününü Burgaz'daki evimde ağlayarak geçirdim. O sabah evimin sarışını, şahsiyet abidesi, canım kedim Ada'm öldü. Aniden.

İçim nasıl yandı!

Beraber yediğim, uyuduğum, öksürmeme bile endişelenip, miyavlayıp, koşarak gelen, sarı tüy yumağım melek olmuştur şimdi.

Ben mi onun sahibiydim, o mu benim, bilmiyorum.

Onu yaşadığım sürece özleyeceğim.

Artık eminim; kedi insana melek, kediler dünyası insana yer yüzündeki cennettir.

Neden kedili dervişleri, Mevlevihaneleri yazar dersiniz tarih

Ada'nın ölümü üzerinden üç ay geçti geçmedi, bir anda karşıma başka bir melek, Maya çıktı.

Burgazada'daki evimizden birkaç yüz metre ötede karşılaştığımız, annesinin terk ettiği, kir pas içinde, 1, 1,5 aylık bir yavrucuktu Maya. Bir gün eşimle çarşıya iniyorduk, kaldırımda ayağımıza dolaştı. Mama verdik. Dönüşte hala oradaydı, bizi görünce yine zıpladı geldi. Okşadık, besledik, geçip gittik. Sonra aklıma takıldı yavru. O gün hava soğuktu, o küçüktü, neden eve almadım diye kızdım kendime. Bıraktığımız yere gittim yoktu. Gece içime dert oldu. Ertesi sabah yine aynı yere koştum. Bu kez, oradaydı. Bana doğru koştu, can havliyle. Kaptığım gibi eve getirdim. Pire doluydu, yıkadık, kuruttuk, besledik, sarıp, sarmaladık. Ama hastaydı, su gibiydi ishali. Can gitti, gidiyordu. Ada veterineri sevgili Özlem vesile oldu, sağ olsun, atladık motora karşıya geçip, Bostancı'ya bir veterinere teslim ettik. 10 günlük bir bakım sonrası kendine ve eve geldi.

Geliş o geliş.

Eşim, Arzu, adını Maya koydu.

Şimdi, ben bu satırları yazarken o, yanı başımda oturuyor.

Kedilerden çok şey öğrendim!

İki farklı tabiat, beklenti, tür arasında ilişki, ortaklık, dahası iletişim kurmak bir meseledir.

Ama kediler öğretirler.

İnsana ilişki kurmanın, ortak dil üretmenin yegane yolunun, karşısındakinin tabiatını, beklentilerini, endişelerini dikkate almak olduğunu gösterirler.

Zamanla bedeniniz bile gevşer, hareketleriniz birbirine uyar, adımlarınız sakinleşir.