Devlet suç işliyor

Atatürkçü, yurtsever orgeneral sayın Çetin Doğan'ın eşi sayın Nilgül Doğan içinde bulunduğumuz 2024 yılının 15 Nisan'ında bir basın açıklaması yayımladı. Tarihsel önemi olduğu için açıklamanın tarihini altını çizerek belirtmek istedim.

Yapıldığı tarihte gazetemizin birinci sayfasında üst başlıktan verilen basın açıklamasını sayın Nilgül Doğan bana da göndermişti. Bu önemli açıklamayı özellikle önemli bulduğum bölümlerini öne çıkararak okurlarımla paylamak istedim.br data-mce-bogus"1"

Açıklamada sayın Çetin Doğan'ın "yaşamının son 14 yılının yarıdan fazlasını siyasal mahiyeti apaçık ortada olan çeşitli davalar kapsamında verilen adil olmayan kararlar nedeniyle üç farklı cezaevinde geçirmek zorunda kaldığı" belirtiliyor.

Gerçekten de sayın Çetin Doğan başta laiklik olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan değerlerin tehdit altında olduğunu görerek ve o sırada bulunduğu görevin sorumluluğun gereği olarak yetkilileri uyarma dışında nasıl bir suç işlemişti

Asıl suç, bulundukları konum ne olursa olsun bu temel değerler tehdit altındayken, yok edilmekteyken suskun kalmak değil midir

Çağdaş dünyada sivil ya da asker devlet memurluğu kapı kulu olmak mıdır Sözgelimi bir devlet memuru olan Diyanet İşleri başkanı ve yine devlet memurları olan imamlar, din görevlileri, ülkenin temel değerleri konusunda istediklerini söyleme hakkına sahiplerken başkaca devlet memurları kötülükler karşısında susmakla mı yükümlüdürler.

Eğer Türkiye gerçekten demokrasinin egemen olacağı bir ülke olarak gelişecekse önümüzdeki günlerin başlıca tartışma konularından biri olmalıdır bu.

Çetin Doğan ve arkadaşları suç işlemediler, o dönemde bulundukları yüksek sorumluluk görevinin gereğini yerine getirdiler.

Bugün onlara uygulanmakta olan zulüm bir intikam hırsının açık göstergesidir.br data-mce-bogus"1"

Basın açıklamasında sayın Nilgül Doğan, herhangi bir ayrıcalık istemediklerini, istenen şeyin anayasanın 10416. maddesinin gereğinin yerine getirilmesi olduğunu ısrarla belirtiyor.

Bu yasa, basın açıklamasında da belirtildiği gibi, cumhurbaşkanına "Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır" yetkisini veriyor.

Bu yetki keyfi olarak ya da bir zümre yararına kullanılabilir mi

Basın açıklamasında ayrıntılı olarak belirtildiği gibi ilerlemiş yaşı ve her an ölüme yol açabilecek sağlık sorunlarıyla şu an Buca Cezaevi'nde tek kişilik hücresinde kalmakta olan sayın Çetin Doğan ve Sincan Cezaevi'ndeki dört sayın Atatürkçü generale reva görülen uygulama bu yetkinin keyfi olarak "kullanılmamakta" olmasının örneğidir. Bir zümre yararına "kullanılmasının" örneği ise cumhurbaşkanının geçen yıl aralarında bir Hizbullahçının da bulunduğu dört hükümlünün serbest kalmasını sağlamasında apaçık görülüyor.