'Billboard'un sırrı

Seçim yok.

Halk oylaması yok.

Enişte de ortada yok.

Peki devasa "billboard" neyin nesi

"Billboard" küreselleşmenin Türkçemize düşürdüğü lekelerden. Sanki "ilan tahtası" dense diller şişecek, inciler dökülecek...

İngilizce "bill" para, banknot demek. "Fatura", "hesap pusulası" anlamı da var. Hatta Mehmet'i biz "Memo" diye kısalttığımız gibi onlar da "William"a "Bill" diyorlar.

Reklamcılar "billboard"u kaçak olarak dilimize sokmayı başardılar. Zira, "ürünü" fiyakalı, daha gösterişli, daha şatafatlı ve lüks hale getiriyor. Böylece kesilen şişkin faturalar ve belediyenin alacağı vergiler de haklılık kazanıyor. Neredeyse tüm AVM'lerin alafranga isimli olması da bu yüzden. Böylece tam da Reyiz'in "Vin-Vin" dediği hedef 12'den vuruluyor.

"Billboard" ticaret kadar siyasetin de "silah"ı. Özellikle seçim dönemlerinde en etkin, en yaygın silah. İstanbul, Ankara, İzmir ve büyük illeri AKP'nin yönettiği dönemde, tüm açık alanlar belediyelerin "billboard" savaş alanıydı. Abartılı, bol keseden "hizmet" reklamı yapılıyordu.

AKP, belediyelerdeki egemenliğini kaybetti. Ama AKP lideri nedense Ankara'nın en işlek semtindeki seçim bürosu olarak kullanılan cepheyi beklemeyi sürdürüyor. Bendeniz gibi münasebetsiz biri çıkar resmini çeker ve "Bu ne iş" diye sorar diye tedbirini de almış. Başkomutan üniformasını çekip resmini öyle çektirmiş.