Diyanet hedefte

Bakın, "Başkan" demiyorum, özellikle "Diyanet hedefte" ifadesini kullanıyorum. Asıl alerji duydukları, irite oldukları kurumun kendisi. Başkan, sadece yıpratmak için kullandıkları bir araç!

Aportta bekliyorlar. Yalan yanlış ne bulursa üzerine atlıyorlar. Yazdıklarının, söylediklerinin doğru olup olmaması önemli değil. Sürekli olarak aynı noktaya atış yapıyorlar. Kurumun başkanını hedefe oturtup kampanyalar düzenliyorlar. Bir papaz yapsa "ne güzel, harika" diyeceklerini, Diyanet İşleri Başkanı yapınca "suç" oluyor. Hep birlikte üzerine yükleniyorlar.

Maalesef bunlara kurum içinden bilerek ya da bilmeyerek destek verenler de var. Durum bu olunca, zevk içinde ellerini ovuşturuyorlar.

Hatta bazen alabildiğine abartıyorlar.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bir profesör. Arapça konusunda "benim" diyecek pek çok kişiye ders verecek donanıma sahip. Buna rağmen, "Bakın Başkan Arapça bilmiyor" diyenler oldu. Buna inanıp üzerine atlayanlar çıktı.

Üstelik bunu iddia edenlerin tamamı Araplara da Arapçaya da karşı. Başkan çıkıp orta yerde Arapça konuşsa, "Olamaz, sen Türkiye Cumhuriyeti'nin Diyanet İşleri Başkanısın, Türkçe konuşsana" diyecek tipler!

Bir de Başkan'ın makam aracı konusu var ki, yılan hikayesine dönmüş bir mesele. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp milletin önüne koyuyorlar...

Diyanet İşleri Başkanı'nın, 2010 model Mercedes bir makam aracı var. Dökülüyor ve çoğu zaman da sanayide. Buna ilaveten bir de TOGG bulunuyor.

Hepsi bu.

O yüzden de ihtiyaç halinde zaman zaman sağdan soldan bulunan emanet araçlar kullanıyor. Bundan bir ay kadar önce fotoğrafı çekilen Audi A 8 de dışarıdan temin edilen bir araç. O günlerde sadece onu değil, ayrıca Passat marka bir başka aracı daha kullandı. Ama bunlar sadece kendisine ait olmayan Audi'yi dillerine doladılar.

Amaç belli tabii: Başkan'ı hedef alarak kurumu yıpratmak!

Ne yapsaydı Başkan Kurumun işlerini takip etmek için hızlı trenle mi seyahat etseydi