Yaşasın 1 Mayıs, kahrolsun sömürü!

"Ant olsun ki Taksim'i de hep beraber alacağız. Söz veriyorum! Bu büyük yasağa rağmen milyon olup buraya gelenlere söylüyorum. Önce Taksim'i isteyeceğiz. Ne zaman Nisanda. 1 Mayıs'ta bu kitleye Taksim'i isteyeceğiz. Açacaklarsa açacaklar, açmazlarsa biz açacağız orayı. Söz mü"

21 Mart'ta Saraçhane'de otobüsün üstünde elinde mikrofonla konuşurken bu sözleri TV'lerden canlı yayınlanan, eylemde tüm Türkiye'ye haykıran kişi CHP Genel Başkanı Özgür Özel'di. Ben de orada olduğum için o anlara tanık oldum. Saraçhane'deki kitle, "Özgür bizi Taksim'e götür!" diye slogan atmış, o da bu yanıtı vermişti.

Sonra ne oldu 27 Nisan'da, "DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile Kadıköy'de olacağım. Ama Türk-İş mitingine de CHP olarak katılacağız. Eğer sendikalar 'Taksim' deseydi, biz de 'Taksim' derdik. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, İşçi Bayramı. Bir siyasi partinin işçi sendikalarından rol çalması doğru olmazdı. O nedenle 'Kadıköy' dedik" açıklamasını yaptı. Öyleyse sormak gerekir. 21 Mart'ta niye rol çalma endişesi taşınmadı da 27 Nisan'da bu akla geldi

Kuşkusuz bu yıl "Taksim iradesine Kadıköy'de sahip çıkacaklarını" söyleyen düzen sendikacılarının teslimiyeti de tarihe geçmiştir ve politik hesaplarla DEM çizgisinde hareket eden 1 Mayıs Tertip Komitesi'nin neden değişmesi gerektiğinin de yeni bir kanıtıdır.

ANAYASAL HAK İKTİDARIN KEYFİNE BAĞLI OLAMAZ!

Biz bu vahim durumu geçen yıl da yaşadık. 1 Mayıs Tertip Komitesi'nde yer alan örgütler ile "1 Mayıs'ta Taksim'e!" çağrısı yapan ana muhalefet partisinin, beceriksizlik ve cesaretsizlikle işçi sınıfının bayramını harcadığına tanık olduk.

Üstelik Anayasa Mahkemesi'nin bunun bir hak olduğuna ilişkin kararı da çok netti! Ama Özgür Özel, yanında Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'le gelip açıklama yapmış, sonra da gazeteciler arkasında kendisini izlerken aracına binip alandan uzaklaşmıştı.

Saraçhane Meydanı saatlerce sakinken, bu teslimiyetin ardından polisin önünde barikat kurduğu Bozdoğan Su Kemeri'nin etrafında sert saldırılar yaşanmış, bayramı kutlamak isteyen işçiler, emekçiler ve olayı izlemeye çalışan gazeteciler olarak hepimiz yoğun biber gazına maruz kalmıştık. Sonra da kitle, DİSK otobüsünden eylemin sona erdiğine ilişkin yapılan anonsla dağıtılmıştı.