Türkiye'yi sarsan bir haftada sokak ne dedi

Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının iptal edilmesi, ardından onunla birlikte aralarında siyasetçiler, bürokratlar ve iş insanlarının da olduğu 100'den fazla kişinin bir şafak operasyonuyla gözaltına alınmasıyla başlayan, sonrasında bir hafta boyunca tüm Türkiye'de yayılan protestoları herkes kendine göre yorumlayacak.

Benim bu yazıyı yazma nedenim, bir tarafa yaranmaya çalışan bazı "gazeteci" görünümlü siyasetçilerin tersine, gerçekleri çarpıtmadan aktarmak. Geçen bir hafta boyunca ben de İstanbul'da meydanlardaydım ve olanları gözlemledim.

Protestoları tetikleyen etken, ilk paragrafta yazdığım hukuksuzluklar silsilesiydi ve Saraçhane eylemi için çağrıyı yapan CHP'ydi. Ancak protestoların ülke çapında yayılmasına neden olan etken, seçme ve seçilme hakkının gaspıydı.

Saraçhane'de taşınan pankartlara ve sokaklarda, metroda, Marmaray'da atılan sloganlara dikkat edildiğinde bu net olarak görülüyordu. Ama hepsinden daha etkili olan ve kitleyi birleştiren neden, Erdoğan'ın şahsına ve AKP'ye duyulan öfkeydi.

Bunun sonucu olarak eylemlere katılanlar arasında partili olmayan çok sayıda insan ile farklı partilere üye olanlar da vardı. Sol ve komünist partiler alanda çok etkili bir varlık gösterdi. Fakat medyada protestoların yalnızca İmamoğlu için yapıldığına ilişkin manşetler gerçeği gölgeliyordu.

SİMGELEŞEN GÖRÜNTÜ FARKI

Gezi Parkı protestoları, nasıl ki ağaçların sökülüp Topçu Kışlası yapılmak istenmesine tepkiyle başlayarak iktidarın baskılarına karşı tüm ülkeyi kapsayan bir direnişe dönüştüyse; bu kez de son bir haftada yaşananlara tepkiyle başlayıp ülke genelindeki adaletsizlikler ve totalitarizme karşıtlık temelinde Türkiye'ye yayıldı.

AKP iktidarında doğup yetişen öğrencilerin protestolarda öne çıkması çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu. Dünyaya geldiklerinden beri başka bir iktidar görmeyen, birçok kişinin umudunu kestiği ve apolitik bulduğu gençlik, beklenmeyen bir anda bir araya gelip haykırdı. Gezi'de protestoların simgesi olan görüntü, kırmızı elbiseli kadın ya da duran adamdı, bu kez simge gaz bulutunun içinde sırtında Atatürklü bayrakla dimdik tek başına yürüyen genç oldu.

Toplu taşıma araçlarıyla eylemlere gelip giderken birçok gençle konuştum. Bazıları CHP'ye ve Zafer Partisi'ne yakın olduğunu belirtti, bir kısmı TKP'liydi, diğer partilere eğilimi olanlar da vardı ama önemli bölümü partili değildi. O gençler, hem Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıktı hem de laik bir eğitim, daha iyi yaşam koşulları, adaletsizliklerin son bulması, liyakatin sağlanması, tarikatların kapatılması ve geleceğe ilişkin umudun yeşertilmesi için sesini yükseltti.