Yaklaşık bir yıldır birçok yazımda uyardığım bir tehlike, DEM Partisi çevresinden ilk kez açık açık dile getirildi.
Eski HDP milletvekili Altan Tan, "Terörsüz Türkiye" adı verilen süreç hakkında "Bu süreç başarıyla giderse DEM Parti erken seçim için, Erdoğan'ın aday olabilmesi için oy verecek. Seçimde de dolaylı veya direkt destek. En azından daha ılımlı ve ihtiyatlı bir cümle kurayım CHP'ye destek vermeyecek. Şerh koyuyorum bu iş yürürse..." cümlelerini kurdu.
Cumhur İttifakı'nın Öcalan açılımına sarılmasının en önemli nedeni, Erdoğan'ın yasaya aykırı bir şekilde bir kez daha aday olmasını sağlamayı garanti altına almak. Bu nedenle anayasa değişikliği için karşılıklı pazarlık yürütülüyor.
Peki süreç nasıl ilerliyor Bu hafta yaşanan İmralı ziyareti sırasında partilerin ortaya koyduğu performanslara bakılırsa senaristi ABD olan oyun planlandığı şekilde sahneleniyor. Gizli kapaklı adaya gitmeler, gittiği halde "Gitmedim" diye açıkça yalan söylemeler, görüşme tutanaklarını halktan saklamalar, görüşme sırasında PKK terör örgütünün elebaşısı Öcalan'la tokalaşmalar, ardından basına verilen röportajlarda "ümmet" savunuculuğu yapmalar!
'YAZ GÜLİSTAN!'Kimler bu "ümmet" savunuculuğu yapanlar diye sorarsanız, daha önceki yazılarımda Öcalan ve Demirtaş'ın yıllar içinde ümmet meselesine nasıl alkış tuttuklarını yazmıştım. Yeni gelişme ise üç kişilik AKP-MHP-DEM İmralı komisyon heyetinde bulunan DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in de adadan döndükten sonra verdiği röportajlarda Öcalan'ın ümmet güzellemesinden söz etmesi!
AKP'li Şamil Tayyar'ın İmralı komisyonunun Öcalan'la görüşmesine ilişkin bilgileri sosyal medya hesabında paylaşıp silmesiyle öğrendiklerimize göre Öcalan, Koçyiğit'e "Yaz Gülistan" diyerek Kandil ve YPG'ye iletilmek üzere notlar aldırmış.
Bir terörist başı, TBMM'de siyaset yapan bir partinin, DEM Parti'nin grup başkanvekili ve milletvekiline bu şekilde hitap edip talimat verebiliyor. Demek ki hâlâ hapisten terör örgütlerini yönetiyor!
ÖCALAN'DAN ÜMMET GÜZELLEMELERİKoçyiğit, Öcalan'ın görüşmede kendisine yazdırdıklarını PKK'ye yakın Mezopotamya Ajansı'na şu sözlerle anlatmış: "Başlangıç itibarıyla Cumhuriyet tarihi açısından ifade edersek Şeyh Sait isyanına dair kısa bir değerlendirme yaptı ve bu isyanın 1921'lerde değil 1925'lerde olmasının nedeni üzerinde durdu. ünkü en nihayetinde bir ümmet anlayışıyla Kürtler de Kurtuluş Savaşı'na dahil oldu ve bu savaş Kürtler ve Türkler tarafından birlikte verildi, nedeni de ümmet anlayışıydı. Ama daha sonra ümmet anlayışından uzaklaşılıp ulus-devlet anlayışının hâkim olmaya başlamasının bir isyana yol açtığını ifade etti."

16