Siyasi enkaz hâlâ kalkmadı!

Resmi verilere göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiğini, 107 bin 213 kişinin de yaralandığı 6 Şubat depreminden iki hafta sonra ilk kez bölgeye gidip halkı, "Sayın cumhurbaşkanını ve ziyareti sabote etmeye hakkınız yok. Sessizlik olacak. Dağılın gitsin, indirin şunları!" diyerek azarlayan Devlet Bahçeli.

Bir yıl sonra Hatay'da seçim çalışması yürütürken "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi" diyen Recep Tayyip Erdoğan.

Depremin üçüncü gününde AHBAP'a 46 milyon TL'lik çadır satışı yapan Kızılay'ın eski başkanı Kerem Kınık.

6 Şubat depremi ile ilgili olarak aklıma kazınan ilk üç isim bunlar. Ama tüm kâbusu geriye doğru düşününce ne acılar ne haksızlıklar yaşanmadı ki...

Hiçbirini unutmadık, unutturmayacağız!

Depremden sonraki en kritik üç gün boyunca bölgeye gereken acil yardımın ulaştırılmaması.

AFAD'ın depremden 36 saat sonra TSK'den yardım istemesi ve afet çalışmalarında TSK'nin aktif ve etkin bir şekilde kullanmaması.

Enkaz altında kalanlara ulaşmak ve haberleşmek için en önemli araç olan sosyal medya sitelerine erişimin sınırlandırılması ve tepkiler üzerine ancak 9.5 saat sonra bant daraltma uygulamasına son verilmesi.

Enkaz altında kalanlarla iletişim kurmak için kurtarma ekiplerinin, "Sesimi duyan var mı" diye topluca bağırması ve karşılığındaki derin sessizlik.

Verilen sözlere karşın kışı çadırda geçirmek zorunda kalan, susuz ve hijyenden yoksun bir ortamda yaşamak zorunda bırakılan milyonlarca insan.

Otelleri, sarayları, boş evleri depremzedelere açmak yerine, Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında kalan öğrencilerin odalarını boşaltmalarının istenmesi.

Dönemim Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi'nin "depremde yaralanan 'büyükbaş' hayvanların Et ve Süt Kurumu'nca satın alınıp kesileceğini" açıklaması.

Depremden etkilenen 11 ildeki depremzedeler için düzenlenen "Türkiye Tek Yürek" kampanyasında toplanan 115 milyar liranın yarısından fazlasının kamu kurumlarından gelmesi.

İnsanların soğukta donmamak için çaresizlik yüzünden hasarlı binalarda yaşamaya devam etmesi.

İçinde zehirli materyal bulunan hafriyatın ırmaklara, derelere, ovalara dökülerek depremzede halkın bir de bu yolla yavaş yavaş öldürülmesi.

Refakatsiz çocukların tarikatlar tarafından kaçırıldığına dair haberler.

Bunların hiçbirini unutmadık, unutturmayacağız!