Dün TBMM'nin yeni yasama yılının açılışında CHP grubunun Erdoğan'ı ayakta karşılaması, sıradan bir olay değildir.
Kılıçdaroğlu döneminde Erdoğan açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldiğinde ayağa kalkmayan CHP grubuna, dünkü toplantı öncesinde gönderilen mesajda, ayağa kalkılması ancak alkışlanmaması ve Erdoğan uğurlanırken de genel başkanın ve grup başkanvekillerinin tavrına uygun hareket edilmesi gerektiği bildirildi.
Erdoğan kürsüye çıktığında CHP grup başkanvekilleri arka sıralara bakıp kim ayakta, kim değil diye kontrol ediyordu!
Özgür Özel, tam da tahmin ettiğim gibi, bu tavra ilişkin eleştirilere "Normalleşme adımlarının ne partime zararı var, ne ülkeme zararı var. Makama saygısızlık yapmayacağımızı defalarca söylemiştik. Bunda şaşırılacak bir şey yok. Bundan sonra da bu şekilde devam edeceğiz" diyerek yanıt verdi.
Türkiye'de siyaset, halkın gerçeklerinden çok uzakta, adeta farklı bir evrende şekilleniyor. "Normalleşme" dedikleri politikanın, halkın canına okuyan, toplumun üzerine yirmi iki yıldır karabasan gibi çöken, vatandaşlarda dayanacak güç bırakmayan despotik bir karanlığın normalleştirilmesi olduğunu anlamamaları, sözde muhalefetin halktan ne kadar uzak olduğunun kanıtıdır!
YOZLAŞAN SİYASAL İSLAMCI SİSTEMİ MEŞRULAŞTIRMAK!Türkiye siyasal İslama teslim edilirken, ülkenin tüm Cumhuriyet birikimi sermayeye peşkeş çekilirken, tarikatlar ve cemaatler çocukları ve gençleri esir almışken, insanlar açlıkla sınanırken...
Sekiz yaşındaki Narin'in ve Sinan Ateş'in katilleri aylardır siyasi baskıyla korunurken...
Yargı siyasi iktidarın güdümündeyken...
Hapishaneler düşünce suçluları ile doluyken...
Emekliler, sokaklarda "açız" diye haykırırken...
Sokak hayvanlarına karşı çıkarılan katliam yasası yüzünden yurdun her yerinden korkunç işkence görüntüleri yağarken...
Tüm toplum artan şiddetin pençesinde kıvranırken...
Sınırları kevgire dönen ülkenin hiçbir güvenliği kalmamışken...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna "ayyaş" diyen birinin karşısında ayağa kalkıp normalleşmeden söz edemezsiniz! Çünkü ülkedeki bu kaotik ve despotik sistemin sorumlusu, AKP iktidarıdır ve onun da simgesi Erdoğan'dır.
CHP'nin "normalleşme" politikası, 31 Mart'ta son bir umutla oylarını ana muhalefet partisinde birleştiren yığınlara "Siz ne yaparsanız yapın, bizim için hava normal" demekten başka bir anlam taşımıyor. Nitekim bu yüzden yerel seçim sonrasında erken seçimin yapılabileceğine dair umut yok olmuş; sanki asgari ölçüde demokrasinin var olduğu bir ülkedeymiş gibi davranan ve "Müzakere en etkin mücadeledir" diyen CHP, seçimin yarattığı rüzgârı bu tavrıyla söndürmüştür.