İmamoğlu, Menderes, Özal ve Erdoğan

Ekrem İmamoğlu'nun The Financial Times'a yazdığı yazı, medyada geniş yer buldu. "Türkiye'nin demokratik geleceği dünya için neden önemli" başlıklı yazısında, "Beni parmaklıklar ardına yerleştirmek Erdoğan için bir zafer değildir; aksine bir uyanışı tetikledi" diyerek iktidara yönelik haklı eleştirilerde bulunmuş.

Yazının bir yerinde ortaya koyduğu yaklaşımın üzerinde durmak istiyorum. Şöyle demiş İmamoğlu:

"Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yana Türkiye'nin izlediği yol ilgi çekici bir model sundu: Çoğunluğu Müslüman, laik, demokratik bir cumhuriyet moderniteye doğru ilerliyor. Ancak Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarında bu model çözüldü. Demokratik kurumlar aşındı, muhalefet kriminalize edildi ve yargı silahlandırıldı. Bu demokratik çürüme ekonomik krizi derinleştirdi ve halkın umutsuzluğunu yaydı."

Bu paragrafın son iki cümlesi tümüyle doğru. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra laik Cumhuriyete yönelik tasfiye hareketi yani karşıdevrim Erdoğan döneminde değil, çok daha önce başladı. Aralarında İmamoğlu'nun da olduğu siyasetçilerin şimdilerde yücelttiği Menderes ve ardından Özal iktidarları bugünleri hazırladı.

KARŞIDEVRİMİN EN BÜYÜK ÇIKIŞI: DEMOKRAT PARTİ

Türkiye'de bugün karşıdevrimin son safhası yaşanıyor. Ama başlangıcı ta ilk Meclis'te saltanat ve hilafet yanlılarının da içinde bulunduğu İkinci Grup'a kadar uzanan bu hareket, en büyük çıkışını Demokrat Parti'nin (DP) iktidara gelmesiyle yaptı. Temelde 1923 Cumhuriyeti'nin kurduğu laik devlet yapısına karşı olanlar, dini siyaset aracı yaparak ABD önderliğindeki Yeşil Kuşak projesiyle tarikatların önünü açtılar.

İmamoğlu, laik, demokratik Cumhuriyet modelinin AKP döneminde çözüldüğünün altını çizmek istiyorsa bunu açan yolun da DP döneminin eseri olduğunu bilmelidir. O parti ki başta Menderes olmak üzere kurucularının çoğu toprak ağasıydı; bu yüzden TBMM'de Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'na şiddetle karşı çıktılar. Menderes dönemi, topluma aşıladığı gericiliğin yanı sıra, Halkevlerinin ve Köy Enstitülerinin kapatılması, Türkiye'nin NATO'ya sokulması ve Kore'ye asker gönderilip binlerce kayıp verilmesi gibi büyük kötülüklerin de sorumlusudur.

Durum buyken İmamoğlu yıllardır Menderes'i anma törenlerine katılıp saygı sunduğu için laikler ve Atatürkçüler tarafından eleştiriliyor.

Ben hayatım boyunca idama karşı oldum, dolayısıyla Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesini de hiçbir şekilde savunmam. Bunun yanı sıra, tarihteki ilk sivil darbeyi 1960'ta kurduğu Tahkikat Encümeni ile yaparak muhalefeti kriminalize eden DP'nin emperyalizmin buyrukları doğrultusunda laik Cumhuriyeti boğmaya çalışmasının ve halka ettiği kötülüklerin de üzerini örtmem.