Mardin'de bir araba bir eşeğe çarptı ve yanında yavrusu bulunan anne eşeği öylece bırakıp kaçtı. Yavru eşek, annesinin cansız bedeninin başından ayrılmadan beklerken, arabaların bir an bile duraklamadan onların yanından gelip geçmelerini derin bir üzüntüyle izledim. Nasılsa ölen de acı çeken de hayvandı, durup yardım etmeye değmezdi! Belli ki böyle düşünüyorlardı.
İstanbul-Başakşehir'de bir siteye tadilat için gelen Burak Alan, binanın önünde gördüğü Cezve isimli kediyi sevecekmiş gibi yapıp kucağına aldı ve bina içinde dakikalarca işkence ederek öldürdü. Annesi, "Dışarıda tecavüzcüler yargılanmıyor da oğlum bir kedi için mi yargılanıyor!" dedi. Yargının her suçluya gereken cezayı vermesini isteyeceği yerde, oğlunun bir kedi katili olmasını böyle bir cümleyle hafifletmeye çalıştı.
BARINAKLAR, MEZBAHALAR...Hatırlarsanız geçen yıl da Eros adlı kedinin öldürülmesi infiale yol açmıştı. 1 Ocak 2024'te oturduğu apartmanın asansöründe Eros'la karşılaşan İbrahim Keloğlan, onu tekmelemeye başlamış, asansörün başka bir katta açılmasıyla Eros kaçmaya çalışmış ancak Keloğlan onu arkasından takip edip altı dakika boyunca işkence ederek öldürmüştü. Babası, "Nasıl yaptığını o da bilmiyor, ben vereceğim cezasını" demişti.
Sonra ne oldu Keloğlan'a yurtdışı yasağıyla birlikte 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi ve "iyi hal" indirimi ile serbest bırakıldı. Öylesine büyük bir tepki geldi ki yeniden yargılandı ama sonuçta cezası birkaç ay açık cezaevinde kalmak oldu.
Katliam yasasının TBMM'de kabul edilip yürürlüğe girmesinden sonra ise Türkiye o dönemde yazdığım gibi tam bir mezbahaya döndü. Belediye görevlilerinin, kendilerine emanet edilen hayvanları ellerinde demir çubuklarla dövdüğü, işkence ettiği, zehirleyerek öldürdüğü görüntülerin sonu gelmiyor! Yakın zamanda Mersin ve Kars'taki hayvan bakımevlerinde kaydedilen görüntülere bakmaya bile cesaret gerekiyor.
Mezbaha demişken... Mezbahalarda yasal olarak canları alınan hayvanlara yaşatılan vahşet çoğu insanın gündeminde bile değil. Yalnızca "ucuz et" alamadıkları için hükümete tepki gösteriyorlar.
Bunları yazdığım için yine "Bunca dert arasında senin de derdin bu!" diyerek bana öfkelenecek insanlar olduğunu biliyorum. Ama onların bilmediği şu...
BENİM DERDİM...Temel olarak adaletsizlik ve zalimlik! İnsana ya da insan olmayan hayvanlara yapılan adaletsizlik.
İnsan ile hayvan arasındaki sahiplik-kölelik ilişkisi!
İnsanın ve hayvanın yaşam hakkına saygı duyulmaması; güçlünün zayıfı, zenginin yoksulu sömürmesi gibi insanın da hayvanı ve doğayı sömürmesi. İnsan gibi bilinç sahibi ve duygularının olduğu, sosyalleşebilen, kendi yavrularını korumak isteyen, yaşamak için çırpınan hayvanların mal, eşya, olarak görülmesi.