Ergenekon'dan Atatürkçü teğmenlerin ihracına
30 Ağustos'taki Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıç çatarak "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyen beş teğmen ile üç disiplin amirinin TSK'den ihraç edilmesi, AKP dönemindeki karşıdevrim sürecinde yeni bir aşamaya geçildiğinin işaretidir.
İlk aşamada AKP ile FETÖ'nün emperyal güçlerle birlikte başlattığı Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla ordu, siyaset, medya ve akademideki Atatürkçüler hedeflenmişti.
2007'de Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasıyla cemaatçi yapıların önü daha da açıldı. 12 Eylül 2010'daki anayasa referandumu ile yargının FETÖ'ye teslim edilmesinden hemen sonra ise irtica, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nden çıkarıldı. Tarikatlar ve cemaatler, bu yolla "iç tehdit" tanımından çıkarılınca, o dönem "cemaat" olarak nitelenen Gülen yapılanmasının da iyice önü açıldı ve 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine kadar devletin tüm kurumlarına ve TSK'ye rahatlıkla sızdı.
Böylece Ergenekon, Balyoz ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonraki operasyonlarla önemli ölçüde Kemalist, ordudan tasfiye edildi. Bugüne kadar bu operasyonları yürütmek için kumpas davaları kullanılıyordu. Gelinen son aşamada ise önemli bir fark var: Artık ordudan doğrudan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" diyenleri atıyorlar. Herhangi bir kumpasa ya da "Allah'ın lütfu" olarak tanımladıkları bir darbe girişimine gerek duymayacak kadar rahatlar!
LAİK CUMHURİYETE AÇIK BİR SALDIRIPKK'nin elebaşısı terörist Abdullah Öcalan ile görüşmelerin sürdürüldüğü bir ortamda, teğmenlerin ülkenin kurucusu ebedi başkomutanlarının izinde olduklarını söyleyerek kılıç çatmasının disiplin suçu olarak nitelenmesi, laik Cumhuriyete açık bir saldırıdır.
AKP'li yetkililer, istedikleri kadar sorunun törende atılan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı olmadığını söylesin, yaşananları düşününce buna inanmak olanaklı değildir. Teğmenlerin mezuniyet töreninde yıllardır yerine getirdiği ritüelin disiplinsizlik olmadığı, ordudan ihracın çok yanlış olacağı birçok emekli komutan ve askeri yargıç tarafından açıklanmıştır.
Kılıçlı yemini okutan teğmen Ebru Eroğlu'nun komutanına "Biz Atatürkçüyüz. Hiçbir cemaat ve tarikatla ilgimizin olmadığını herkes gördü" diyerek niyetlerini söylemesine karşın, teğmenler ordudan atılırken sarıklı amiralin disiplinsizlikle suçlanmadan, tüm hakları verilerek emekli edildiğini düşününce, iktidar açısından asıl sorun netleşiyor.