Diziden al haberi!

İsrail'in büyük dostu ABD Başkanı Trump, bir süredir kameralar önünde Erdoğan'a övgüler yağdırıyor, buluşurken Beyaz Saray'ın kapısında ayakta bekliyor, "iyi dostuz" diyor, rahat otursun diye sandalyesini tutuyor ve ayrılırken kapıya kadar uğurluyor. Bunları yaparken milyar dolarlık anlaşmalarla ülkesinin çıkarını korurken bizim nadir elementlere de göz dikiyor, Suriye'de PKK uzantısı YPG'yi destekleyip fonluyor.

Nasıl ki Türk halkının çoğunluğunun Trump konusundaki düşünceleri AKP iktidarınınki gibi değilse, Amerikan halkının Erdoğan ya da Türkiye konusundaki düşünceleri de Trump'ın kamuoyu ile paylaştığından farklı. Bunun izlerini Amerikalılarla konuştuğunuzda, Amerikan medyasını izlediğinizde hemen görüyorsunuz.

MODASI GEEN DEMOKRASİ VE TÜRKİYE!

İyi bir TV ve dizi izleyicisi değilim ama son haftalarda dijital kanallardan birinde yayınlanan ve bugünlerde çok dikkat çeken Diplomat (The Diplomat) adlı diziye takıldım. Önce konusu ilgimi çekti, güçlü oyuncuların etkisi ve senaryonun akıcılığı ile izlemeyi sürdürdüm.

Ödüllü senarist/yapımcı Debora Cahn'ın imzasını taşıyan dizide, ABD Büyükelçisi olarak Londra'ya atanan uluslararası politika uzmanı Kate Wyler ile onun büyükelçi unvanlı eşi Hal Wyler'ın yaşadıkları ve gizli servislerle ilişkileri heyecanlı bir anlatımla işleniyor ve doğal olarak ara ara Türkiye'nin de adı geçiyor.

Bir bölümde Wyler çifti, uluslararası boyutta büyük bir skandala yol açacak bombalı bir suikastın arkasında ABD'nin olduğunu anlayınca aralarında ilginç bir konuşma geçiyor.

Büyükelçi Wyler: "Bir şey yapmalıyız."

Hal Wyler: "Emin misin"

Büyükelçi Wyler: "Bizmişiz..."

Hal Wyler: "Olayı büyütürsek demokrasi zarar görür. Macaristan, Türkiye, Polonya... Demokrasinin modası geçiyor."

Bu diyalog, Amerikan halkının Türkiye'ye bakışını göstermesi açısından önemli. ünkü demokrasinin modasının geçtiğini söylerken akıllarına gelen ülkelerden biri de Türkiye... ABD'nin otoriterleşmeye karşı oluşturduğu demokrasiler ittifakının ikinci zirvesi 2023'te yine Türkiyesiz yapılmamış mıydı Zaten Türkiye'yi demokrasi olarak görseler, "meşruiyet" vermeleri gerektiğini de açıklamazlardı!

Bir kere daha hatırlamak gerekir ki emperyalizm ve onun yerli işbirlikçileri, gerçek demokrasi istemez; onlar bu sözcüğün içini boşaltarak yalnızca çıkarları için kullanır. Batı demokrasiyi yalnızca kendisi için ister. Türkiye'nin ya da Ortadoğu'da, Afrika'da bir ülkenin hangi rejimle yönetildiğini umursamaz. Her ülke, demokrasiye kendi iç mücadelesiyle ulaşır. Demokrasi ithal edilemez; Amerika da demokrasi ihraç edemez.