Demokrasicilik, koltuk kavgası ve sınıf kavgası

Herkes bir koltuğun peşinde.

Kayyım olarak atanan Gürsel Tekin, CHP İstanbul İl Başkanlığı koltuğuna iktidarın sopa haline getirdiği yargı eliyle ve polis eşliğinde oturmak için siyasi tarihimizin en utanç verici günlerinden birine neden oldu. CHP'liler kendi partilerinin binasına sokulmayıp gazlanırken il başkanlığının önünde barikat kuranlara ve basına plastik mermi atıldı.

Kılıçdaroğlu'nun da CHP Genel Merkezi'ndeki genel başkanlık koltuğuna yeniden oturmayı düşündüğü, Tekin'in başrolde olduğu operasyonun 15 Eylül'deki kurultay davasının provası olduğu açık.

Bunlar yaşanırken CHP yönetimi, Gürsel Tekin koltuğa oturamasın diye Sarıyer'deki İstanbul il başkanlığı binasını kapatıp Bahçelievler ilçe binasına taşındığını açıkladı. Buna karşılık Tekin, "Sarıyer'deki bina bizim" diyerek oradaki koltuğa oturmaya devam edeceğini söyledi.

Durum öyle trajikomik bir hal aldı ki CHP yönetimine İstanbul il başkanlığını van tipi bir araca taşımasını ve onu sürekli yollarda dolaştırmasını önerenler oldu. Araç önde, Tekin ve polislerin de arkasında onu izlemesi hayal edilerek espriler yapıldı...

KOLTUK KAVGASINA KARIŞANLAR!

PKK'li terörist başı Öcalan, olaydan bir gün önce medyaya yansıyan habere göre, iktidarın yargı yoluyla karıştırdığı CHP'ye İmralı heyetiyle mesaj gönderip "Böyle giderse Gezi'de olduğu gibi iş sokağa taşar ve bir on yıl kaybedilir" dedi.

Ertesi gün İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da benzer bir uyarı yaptı. Özgür Özel CHP'lilere İstanbul il başkanlığına gitmeleri çağrısında bulununca, "Sokakların provoke edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz" dedi.

Sonra devreye Bahçeli girdi ve "İstanbul il kongresi ile ilgili mahkemenin verdiği kararın Ankara'daki davayı da etkilemesi ve benzer bir sonuca yol açması lazım" açıklamasıyla büyük koltuğu hedef aldı.

Aynı akşam Erdoğan, "Türkiye'de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Mahkeme kararlarını eleştirmek ayrı şeydir, tanımamak ayrı şeydir. Ana muhalefette kızışan koltuk kavgasının ülkenin kazanımlarına zarar vermesine eyvallah demeyeceğiz" çıkışını yaptı.

Bu sözleri duyan herkesin aklına Erdoğan'ın 2016'da "Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum!" dediği, Can Atalay konusunda AYM'nin Resmi Gazete'de de yayımlanan kararının uygulanmaması ve iktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını göz ardı etmesi geldi!

BAZI SORULAR VE SONU

Koltuk kavgasının yarattığı toz duman arasında ve bu çelişkiler içinde sersemletilmeye çalışılan ama laik Cumhuriyeti savunmaktan vazgeçmeyen yurttaşların aklında bazı sorular belirdi...