Cumhuriyete komünist bakış
13 Eylül 2023'te bu köşede "Tam bağımsız Türkiye, antiemperyalist sosyalistlerle kurulur!" başlıklı yazım yayımlanmıştı. Yazımın konusu, Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın basın toplantısında gazetecilere anlattıklarıydı.
O toplantıda Okuyan, 2023 seçimlerinden sonraki siyasi atmosferde, CHP ile HDPYeşil Sol çizgisi ve bunlara yakın duran sol ile aralarına mesafe koyduklarının altını çizmiş, bu iki odağa eklemlenmeyen bir sol duruşun önemini vurgulamış ve "Türkiye'nin Cumhuriyetçi birikimiyle, sosyalist hareketin daha sağlıklı bir etkileşime girmesi için üzerimize düşeni yapacağız" demişti.
TKP, bugüne kadar bu yaklaşımı güçlendirecek birçok adım attı. Kurulmasına öncülük ettiği Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi başta olmak üzere, 1923 Cumhuriyetinin kazanımlarına sahip çıkan tavrını netleştirdi.
En son 19 Mart'tan sonraki süreçte TKP, Saraçhane'de ve diğer illerdeki protesto eylemlerinde seçme ve seçilme hakkının gaspına karşı direnişi yükseltirken Okuyan'ın, "Hükümete diz çökmüyoruz, saltanata, saraya, hilafete, emperyalistlere, işgale karşı meydan okuyan kahramanlarımız, bütün Anadolu halkı, onların önderleri Mustafa Kemal'ın önünde saygı ile eğiliyor ve diz çöküyoruz" demesi, son yıllarda vurgulanan bu yaklaşımın daha çok dikkat çekmesini sağladı.
OKUYAN: SONRADAN GÖRME CUMHURİYETÇİ DEĞİLİZTam da bunun üzerine, Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle "Cumhuriyet ve Komünistler" adlı bir kitap çıktı. Haluk Hepkon'un Kemal Okuyan'la yaptığı söyleşiyi aktaran kitap, Türkiye'de siyaset, solsosyalist ideoloji, Cumhuriyetçilik ve ülkemizin geleceği hakkında bir tür nehir söyleşi niteliğinde.
İstanbul'dan Ankara'ya tren yolculuğunda okuduğum 79 sayfalık kitap, ufuk açıcı ve ezber bozan değerlendirmeler içeriyor. Hepkon'un "Cumhuriyet Devrimi'ni ilerici buluyorsunuz, değil mi" şeklindeki sorusuna Okuyan'ın verdiği yanıt, cumhuriyetçilerin birliğinin içinde sosyalistlerin yer almasının doğal bir sonuç olduğunu ortaya koyuyor:
"Hiç kuşkusuz. Biz tarihselciyiz. 1919-1923 arasındaki mücadele birden fazla nedenle ilericidir. İlk olarak saraya karşıdır. Bugün saray, saray diyorlar. Sarayın kralı vardı o zaman ve el çabukluğuyla bunu unutturmaya çalışıyorlar. Hep diyorlar ki Anadolu'daki mücadele emperyalizme ve işgale karşı bir mücadeleydi. Hayır, bu eksik. Mücadele aynı zamanda köhnemiş, çürümüş, işbirlikçi ve artık bu topraklara hiçbir şey veremeyecek olan bir saraya, bir toplumsal sisteme karşı da mücadeleydi. O anlamda da ilericiydi. Ve evet, emperyalizme karşı konumlanıştır."
AKP'nin karşıdevrim sürecinde çok yol aldığını ama Atatürkçülükle baş edemediğini de söylüyor Okuyan,