Büyük zaferin 103. yılında yol ayrımı

Dün kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı, emperyalizme karşı vatan savunması için bir dönüm noktasıdır; Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız, özgür ve laik bir ülke olarak kurulmasını sağlayan yol, 103 yıl önce Dumlupınar'daki direnişle sağlanmıştır.

Fakat direniş sadece emperyalizme karşı değil, onunla işbirliği yapan saray ve halife güçlerine karşı da yapılmıştır. Şair Nâzım Hikmet'in 30 Ağustos 1961'de Bükreş'te yayın yapan Bizim Radyo'da söylediği şu sözler, büyük zaferin önemi ortaya koyuyor: "30 Ağustos bizim Türklerin en büyük bayramlarından biri ve zannediyorum ki yalnız bizim değil, insanlığın en büyük bayramlarından biri. ünkü 30 Ağustos'ta ilk defa biz Türkler insanlığa, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı muzaffer olabilmenin yollarından birini gösterdik."

Bugün ülkemizin içine sokulduğu durum ise her açıdan bir yıkıma doğru gidişin yollarını açıyor. 23 yıldır Türkiye'yi yöneten iktidarın "Türk tipi başkanlık sistemi" diyerek kurduğu ucube bir sistemle yapılan rejim değişikliğinden sonra, halkın nefes boruları kesildi.

Devlet, arızalarıyla birlikte düşe kalka işlerken, hiç işlemez hale gelince ortalığı çeteler ve mafya sardı. Türkiye, yenidoğan bebeklerin canı üzerinden ticaret yapan sağlık çalışanlarının türediği, hiç kimsenin canının ve malının güvence altında olmadığı, hiper enflasyon ortamında yurttaşların açlıkla sınandığı, emeklilerin tamamen ölüme terk edildiği, nereden tutsan lime lime dökülen bir toplum yapısına sahip oldu.

AKP'NİN SONU GELMEYEN KÖTÜLÜKLERİ

Ekonominin çöküşüyle birlikte, AB ile yapılan utanç verici pazarlıklar sonucunda milyonlarca sığınmacının Türkiye'ye yığılması da aynı dönemlere denk geldi.

Laiklik her gün çiğnenirken, bir yandan da gericilik müthiş bir saldırıya geçerek, toplumun tüm değerlerini altüst etti, kadınlar hedef haline getirildi. Kendi annesinin dizinden ya da küçücük çocukların bacağından tahrik olan bir ahlaksızlık yayılmaya başladı, en son kamu hastanesinde kıyafetini beğenmediği genç bir kadın hastayı, "Kendini teşhir eden çıplakları muayene etmiyorum" diyen "doktor" bile ortaya çıktı!

İktidar, sokak hayvanlarına karşı tarikatların ve rantçıların da kışkırtmasıyla çok zalimce bir savaş başlatınca, Türkiye tümüyle bir mezbahaya döndü; her yer kana bulandı...

Ülkede satılmadık kamusal birikim kalmadı; tüm kaynaklar, fabrikalar, ormanlar, araziler, zeytinlikler yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilirken, emekçiler inim inim inlemeye terk edildi.

'SON DÜZLÜK' NEYİN İŞARETİ

Aslında AKP iktidarının halka yaptığı kötülükleri çok uzatabilirim ama bu köşede yerim sınırlı olduğundan,