AYM başkanının konuşmasılaikliğe darbedir

Göreve yeni başlayan Kadir Özkaya, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aralarında olduğu devlet erkânının katıldığı yemin törenindeki konuşmasını, Kuran'dan alıntılar yaparak hukuk yorumunu dini referanslar ve ayetler üzerine oturttu.

AYM başkanının o bölümlerdeki konuşmasını, kime ait olduğunu söylemeden, farklı dillere çevirip dünyadaki hangi hukuk otoritesine okutsanız "İslam devletlerinden birinde yapılmış bir din adamı konuşması" olduğunu düşünür.

Öyleyse soralım: Anayasasında laik bir devlet olduğu yazan Türkiye, İslam devleti mi oldu Yoksa AYM, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevlerini mi üstlendi

Bu soruları sormamızın nedeni açık. Görevi, kanunların, cumhurbaşkanı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemek olan en yüksek yargı organının başkanı, daha yemin ederken anayasanın 2. maddesindeki laik devlet ilkesini çiğnemiştir. Bu sıradan bir olay değildir. 2021'de Yargıtay'daki dualı adli yıl açılışı kadar laikliği yıkıcı bir harekettir.

CAMİDE ŞERİAT ÖVGÜSÜ VE İDAM TALEBİ!

Konuyu daha iyi anlatmak için bir başka olaydan söz edeceğim. Geçen cuma günü İstanbul'daki bir camide imam konuşurken, Kuran'dan örnekler vererek suç işleyenin elinin kesilmesinin ne kadar doğru bir uygulama olduğunu anlattı. Bu konuşmanın kaydı bende mevcut. Bunu yaparken de Narin Güran cinayetinden söz ederek şunları söyledi:

"İslamda müebbet hapis diye bir ceza yoktur, suçsuz birinin canını aldıysan kendi canını da vereceksin. Nokta. İslam ne diyor Bu kısas uygulanacak; insanlara gelip tükürecekler ve diğer aklında böyle pislik olanlar, aklında böyle canilik olanlar ibret alacak ibret! Korkacak, ürperecek! Sen hırsızın elini dört tane şahit varsa bir kes bakayım. Huzur, namus, insanların canının, malının, namusunun, her şeyinin muhafazası, İslamın getirdiği, kanunlarla, nizamlarla olur."

Bu açıkça bir şeriat övgüsüdür. Bunu "Orası cami" diyerek savunanlar çıkar ama ben şunu sormak istiyorum:

AYM başkanının bir yandan yargı bağımsızlığını savunurken diğer yandan adaletin temelini ayetlerle açıkladığı konuşmasının nasıl bir soruna yol açabileceği anlaşılıyor mu

Bu durumda "İslamda müebbet hapis diye bir ceza yoktur, suç işleyenin eli kesilir, suçsuzun canını alanın canı alınır" diyenlere ne yanıt verecek

KAMU ALANINI DİNE GÖRE DÜZENLEYEMEZSİNİZ

Bu ülkede bugüne kadar kadınlara, çocuklara ve hayvanlara tecavüz edenler, katiller ve dolandırıcılar korunmayıp en ağır ceza ile cezalandırılmış olsaydı suç bu kadar artmazdı!