Tarih 31 Temmuz 2025. Sözcü TV canlı yayınında CHP Genel Başkanı Özgür Özel: "Bizim ne işimiz var İmralı'ya heyet yollamakla! Bu işlerin Meclis'te konuşulabileceğini düşünüyoruz. Komisyona bu yüzden giriyoruz."

Tarih 5 Kasım 2025. CHP'li komisyon üyesi Murat Bakan: "Bu konu MYK'nin değerlendirmesine ve genel başkanımızın takdirine muhtaç bir konu, bireysel açıklamalarımız parti politikasını belirleyemez. MYK'de herkes görüşünü belli edecek."

Tarih 14 Kasım 2025. Karar gazetesi yazarlarıyla buluşan Özgür Özel: "İmralı'ya gidip gitmeyeceğimize karar vermek için AK Parti'nin İmralı kararını bekliyorum. Benim AK Parti siyasetinde en konforlu bulduğum ve en itiraz ettiğim alan şu: Oslo görüşmelerini devlete yaptırıp duble yolları kendileri yapıyor. Ben karar vermek için, duble yolu yapanların İmralı kararını bekliyorum."

Anlaşılıyor ki 31 Temmuz'da İmralı'da ne işimiz var diyen Özel, halkın komisyona girmelerine duyduğu tepkiyi azaltmaya çalışıyordu ve aradan geçen 3.5 ayda ana muhalefet partisinin böylesine önemli bir konuda alacağı kararı AKP'nin tavrına göre belirleme noktasına geriledi.

Bu konu açıldığında CHP yönetimindekilerin bulduğu yöntem, Öcalan'la görüşmenin henüz komisyonun gündemine resmen gelmediğini belirterek kaçak yanıt vermek ama olası bir ziyarette bulunmaya tamamen kapıları kapatmamak!

Net bir şekilde "teröristle müzakere edilmez" demedikleri için de her taraftan baskı altına alınmaya devam ediyorlar. Örneğin Yeni Yaşam gazetesinde "Komisyonun Öcalan'la görüşmesi, yalnızca Kürt meselesinin geleceği açısından değil, Türkiye'nin demokrasi eşiği bakımından da tarihsel bir testtir. CHP'nin bu testten geçmesi, geleceğini belirleyecektir" şeklinde ifadeler yer alıyor.

Demokrasi kelimesinin içi öylesine boşaltıldı ki Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak için emperyalizmin desteğiyle kurulmuş ve ülkeyi 47 yıl boyunca kana bulamış bir terör örgütünün başı ile görüşmek için İmralı'ya gitmezsen "demokrat" olamıyorsun!

O terör örgütü kendisini feshettiyse Öcalan ile ne görüşülecek

Zaten terörist başı DEM Parti heyeti aracılığıyla pazarlıkların içinde değil mi Aylardır koşullar öne sürüp hoşuna gitmeyen medyayı bile hedef göstermiyor mu! Hatta yeni parti kuracağını duyurup Erkan Baş gibi siyasetçilere davet göndermiyor mu Bahçeli'ye mektup gönderip karşılığında şiirli yanıt almıyor mu