677 sayılı yasayı çiğneyen herkes suç işliyor!

Önce AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7. Din Şûrası'nda konuştu; "Filmlerin dizilerin televizyon programlarının aile ile birlikte dini değerlerimizi, dindarları da hedef aldığını müşahade ediyoruz. Sarıklı, sakallı, başörtülü, çarşaflı, cüppeli vatandaşlarımıza ahlaksızca saldırılmakta, itibar suikastları düzenlenmektedir" diyerek Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nu (RTÜK) "hızla tedbir" almaya çağırdı.

Direktifi alan RTÜK de Arka Sokaklar dizisine "milli manevi değerlere aykırı olduğu" gerekçesiyle ceza kesti. Oysa dizide hedef alınan dindarlar ya da dini değerler değildi, söz edilen bölümde tarikatta küçük yaşta evlilik ve cinayet konusu işlenmişti. Defalarca tecavüz olaylarıyla gündeme gelen, çocuk yaşta evliliklerin hayatları kararttığı tarikatlarla ilgili bu iğrenç gerçeği eleştirmenin neresi milli ve manevi değerlerimize aykırı!

Bir yandan da Erdoğan konuşurken, Üsküdar'da Aczmendiler cüppe ve değnekleriyle sokağa çıkarak 100. yılına giren Kıyafet Devrimi'ni ve Harf Devrimi'ni hedef aldı. Aczmendi tarikatının şeyhi Müslüm Gündüz, "Cumhuriyetin camileri yasakladığını" iddia ederek "Bu devrim kanunları milletin fıtratına ters" dedi.

30 Kasım 1925'te TBMM'de kabul edilip 13 Eylül 1925'te Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı yasaya göre yukarıdaki paragraflarda anlatılan olaylar suçtur! Açıkça suç işleyenleri koruma, suça teşvik ve yasayı çiğneyerek anayasaya aykırı davranma söz konusudur.

GERİCİLİĞE VE ÇÖKÜŞE YOL AÇAN TARİKATLAR

Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 174. maddesiyle koruma altına alınan 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun, büyük bir devrim kanunudur.

Bu kanunun yürürlüğe girdiği dönemin gerçeklerine bakarsak İslam dünyasında dini ibadetlerle ilgili kuralları ve toplumsal yaşantıya ilişkin düzenlemeleri farklı yorumlayan "tarikat" adı verilen yapılar ortaya çıkmıştı. Zamanla bunlar halk arasında da ayrışmalara ve çatışmalara yol açtı.

Müritleri aracılığıyla iktidar üzerinde baskı kurmaya başladılar. Osmanlı'nın duraklama döneminden itibaren çöküşün önde gelen nedenlerinden biri, gerici tarikatlar ve cemaatlerdi. Laik Cumhuriyet Devrimi'nin toplumu kangren gibi çevreleyip yurttaşları sömüren bu yapılanmalarla yol alması olanaklı olmadığından tarikatlar ve cemaatler 677 sayılı kanunla kapatıldı.

DEVRİME İHANET EDİLDİ!

Ama gel gör ki bu yapıları oy deposu olarak gören siyasetçiler, Atatürk'ün vefatından sonra devrime ihanet etti; tarikatlar ve cemaatlerin varlığına ses çıkarmadıkları gibi, seçim öncesinde onları ziyaret ederek destek istediler, iktidara gelenler devlet kadrolarına laiklik karşıtı cemaatçileri doldurduğu gibi, kamu ihalelerini bunların kurduğu şirketlere verdiler.