Sermayesi eriyen adam

Büyük İslam alimi Fahreddin er-Razi, pazarda, sıcağın altında buz satarak "Sermayesi eriyen şu adama acımaz mısınız" diye bağıran bir esnaf gördüğünü ve Asr Suresi'nin manasını o an kavradığını anlatır.Asra yemin olsun ki insanların çoğu ziyandadır, salih ameller işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna, diyor Asr Suresi.Razi'nin bu tefsirini bu yıl Malta'da ramazan akşamlarımızı şenlendiren murakıb Edip Akyol'dan dinlemiş idim.Her ne kadar bu yazının hakkı tavsiye etmekle bir alakası olsa da sermayesi eriyen adam simgesi, aklıma kendisi bir Bulgaristan muhaciri olan VIP Arda Tur'un sahibi Sebahtin İsmail'i getirdi. (adsbygoogle window.adsbygoogle || ).push({}); Görünüşe bakılırsa bir ayağı Bursa'da, bir ayağı Bulgaristan Sofya ve Haskova'da olan Sebahtin Bey bulunduğu topluluğa hizmet etmeyi seven bir iş insanı.1991'de başlattığı otobüs seferlerini 2020 yılında uluslararası bir boyuta, Sofya - İstanbul güzergahına da taşımış. Facebook duyurusunda kelimesi kelimesine şunları söylüyor Sebahtin Bey:"BULGARİSTAN TÜRKİYE ARASI ÇALIŞAN ARKADAŞLARA SÖYLEDİM .BİR GÜN ANSIZIN BU YOLDA EN İYİ ŞEKİLDE GELİRİM VE İNSANLARI DOLANDIRMANIZA İZİN VERMEM DİYE SÖYLEDİM DİNLEMEDİLER."Facebook'taki bu paylaşımın altına gelen yorumlarda Sebahtin Bey 10 milyon Euro'yu bu işe yatırdığını söylüyor. Allah bereket versin.Facebook paylaşımından anladığım kadarıyla Sebahattin Bey bir ayağı Türkiye'de, bir ayağı Bulgaristan'da bir muhacir olarak her daim ihtiyaç duydukları bu ülkeler arası otobüs seferlerindeki simsarlardan çok çekmişler. Fırsatını bulduğunda ise bu alana yatırım yapıp, hizmet kalitesini artırmaya karar vermiş.Sebahtin Bey'in kişisel Facebook hesabında neler yok ki, filosuna eklediği gıcır gıcır Mercedes otobüslerle çektirdiği fotoğraflardan, Ukrayna'dan gelen göçmenler için ayırdığı konaklama yeri vb. sosyal sorumluluk paylaşımlarına kadar birçok farklı konuda mesajlar, görüşler ve duyurular.Sebahtin Bey'i tanımıyorum, ama anladığım kadarıyla bu işe sadece para sermayesi değil, bir de ömür sermayesi koymuş. Bu sebeple kendisi için çok üzüldüm. Razi'nin pazarda "Sermayesi eriyen şu adama acıyın" diye ünleyen satıcı hikâyesi bu yüzden geldi aklıma. Freudyen bir bakış açısıyla çocukluğuma inerseniz, 90'lı yıllarda uluslararası yolcu taşımacılığı yapmış şoför bir babanın oğlu olduğum gerçeğini de bu yazının saikleri arasında sayabilirsiniz muhtemelen.Sofya'dan İstanbul'a yaptığımız son otobüs yolculuğunda şans eseri VIP Arda Tur'u tercih ettik. Bu turizm şirketinin otobüs kalkış saati 19.00, bir başka acentenin sıradaki otobüs hareketi ise 21.00'de idi. Çok vakit kaybetmeden İstanbul'a varmak maksadıyla ilaçlama nedeniyle içeri alınmadığımız VIP Arda Tur acentesinin kapısı önünde, bir bilet sitesinden hem kendim hem de oğlum için İstanbul'a bilet aldım.Otobüs bir beş, on dakikalık rötarla hareket etti, diye hatırlıyorum. Yüzü hiç gülmeyen, ters cevap veren muavin dikkatimi çekmişti ama oralı olmadım. Nasıl olsa birkaç saatlik bir yolculuktu. İkramlar dışında da muhtemelen kendisi ile muhatap olmayacağımızı düşünüp içimden kendisine esenlik dileyip elektronik kitap okuyucumdan kitap okumaya devam ettim. Yolculuk Kapıkule'deki pasaport kontrolüne kadar sakin geçti.Kapıkule'deki pasaport kontrolünde yine kısa çöpü çektiğimizi düşündüğüm bir hadise yaşandı. Diğer sıra pek hızlı ilerlerken, bizim bulunduğumuz taraftaki sıra bir türlü ilerlemiyordu. Hemen önümüzde bulunan üç kadın hararetli bir şekilde, çoğunlukla el kol hareketlerini kullanarak sınır polisi ile anlaşmaya çalışıyordu. Polis memuru maalesef İngilizce, hanımefendiler de Türkçe bilmediği için bir tür körler sağırlar diyaloğuna dönen meselede oğlumdan yardımcı olmasını rica ettim. Oğlum çeviri desteği sunmak için yanlarına gitti, bir süre sonra ben de dahil olmak zorunda kaldım. İtalya oturumuna sahip anne ve iki kızı Türkiye'ye girmek istiyorlardı fakat vizeye ihtiyaçları vardı. (Aslında bu tür kontrollerin hareket öncesi tur operatörü tarafından yapılması gerektiğini de not ödelim şuracığa.)Fas asıllı olan anne Fas pasaportu ile vizesiz giriş yapabilirdi ama bunun için de pasaportunun en az 150 gün geçerliliğinin olması gerekiyordu. Tercüme konusuna yardımcı olup, diğer boşalan sıradan pasaport kontrollerimizi yaptırıp ilerlemek üzereydim ki polis memuru çeviri konusunda yardımcı olmam için tekrar arkamdan seslendi. Anne yakındaki polis merkezine gidip vize almak zorundaydı. Polis memurunun verdiği bilgiye göre bu işlem yaklaşık 15 dakika civarında sürebilirdi. Çaresiz kalan ve Türkçe bilmeyen diğer kızı da yalnız bırakmamak adına oğlum ve ben kendisine nezaret ettik. İşlem tahminen 30 dakika civarında sürdü.Koşa koşa otobüsün yanına vardık. Vardık ama ne görelim, otobüs şoförlerinden biri ellerini havaya kaldırmış, bize yakası açılmadık küfürler savuruyordu. Muhtemelen benim de Türkçe bilmediğimi düşünmüş olacak ki ağzını köpürte köpürte küfür etmeye devam ederken tepki gösterince