Necâşî Gibi... Göçmenlerin hamisi bir Papa'nın ardından...
Dalai Lama'nın çok sevdiğim bir sözü var. Hazret, mealen diyor ki: "Dünyamızın daha fazla başarılı insana ihtiyacı yok; bu masum dünyamızın daha ziyade barışı tesis edecek koca yüreklere, iyileştirici insanlara, hayatı hikayeleştirerek hepimiz için daha anlamlı kılacak şair ruhlara ve 'hayat sevince güzel' diyecek romantiklere ihtiyacı var."
Motamot çevirisi bu şekilde değildi ama, arz ettiğim gibi mealen aktarmaya gayret ettim.
Dalai Lama'nın sözünü ettiği yüce gönüllü kişilerden biri de birkaç gün önce dar-ı bekaya yolcu ettiğimiz Papa Francis, ya da diplomatlarımızın çok sevdiği haliyle Papa Fransuva idi.
Bu köşede Papa Hazretleri'ne ilk kez yer vermiyorum. Yıllar önce "e-Hemşehrimiz Papa" başlıklı yazımda, Estonya'daki e-Residency yani elektronik vatandaşlık uygulaması vesilesiyle de kendisinden söz etmiştim.
Papa Francis'in ardından böyle bir yazı yazmayı bir vefa borcu olarak görüyorum. İnsanlığın Papa Francis'ten öğreneceği o kadar çok şey var ki
Daha toprağı kurumadan, hiçbir serveti olmadığı, Papalık maaşını almayı reddettiği haberleri dünya medyasına düşmeye başladı bile. Bu benim için hiç şaşırtıcı olmadı; zira Papa'yı en çok "Yoksullar için ve yoksul bir Kilise istiyorum" sloganı ile tanıdım ve sevdim.
Arjantin'in yoksul sokaklarında büyüyen, bir demiryolu işçisinin oğlu olan Papa Francis, gerçek adıyla Jorge Mario Bergoglio, 1936 yılının Aralık ayında Arjantin'de dünyaya gelmiş.
Bu yazının havasını bozacağını bilmesem Yay burcu olduğunu, bu ruh coşkunluğunun biraz da bundan kaynaklandığını yazacağım; ama bir Yay burcu olarak Hazreti kayırdığım düşünülmesin istemiyorum.
Konumuza hızla dönüyorum. 22 yaşına kadar dinle diyanetle pek ilişkisi olmayan Jorge, bar fedailiği dahil pek çok işte çalışmış. Kimya eğitimi alıp laboratuvar teknisyenliği yapmış. Genç yaşta geçirdiği ağır bir zatürre, hayatında önemli bir dönüm noktası olmuş. Akciğerinin bir bölümünün alınması ile hayata tekrar dönen Jorge'nin insana ve hayata bakışı da elbette değişmiş.
1958 yılında ruhani bir çağrının peşine takılarak tüm hayatını değiştirmeye karar verip, yine Arjantin'de felsefe ve ilahiyat eğitimine başlamış. Papa Francis 31 yaşında rahip oldu.
Jorge'nin kalbi, tabii ki Arjantin'in yoksul sokaklarında atmaya devam ediyor.
Bunu, sosyal medyada paylaşılan sivil kıyafetleriyle toplu taşımayı tercih ettiği gündelik rutinlerinden de görüyoruz.
2013 yılında Papa seçildiğinde 77 yaşındaydı. "Franciscus" adını aldı. Tabii ki bu ismi seçmesi tesadüf değildi; Jorge, bu ismi yoksulluk ve barışın simgesi Assisili Aziz Fransuva'dan esinlenerek almıştı.
Papa Francis, Latin Amerika'dan seçilen ilk Papa idi. Vatikan, neredeyse 1000 yıl sonra Avrupa dışından bir Papa seçmişti.
Üstelik bu, Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dünyada, "tarihin sonu geldi" yaygaraları susup, duvarlar tekrar yükselmeye, vicdanlar açık denizlerde boğulmaya başladığı yıllara rastlamıştı.
Yazının başında da arz ettiğim gibi, Papa tıpkı İslam dünyasının ilk muhacirlerine sahip çıkan Necâşî'ye çok benziyor.
Papa olarak göreve geldikten kısa bir süre sonra, 2013 yılında Akdeniz'de göçmenlerin yaşadığı trajedilere dikkat çekmek amacıyla Lampedusa'yı ziyaret etti. Burada, göçmenlerin dramına karşı küresel kayıtsızlığı kınayarak "Vicdanları uyandırmak için buradayım" mesajını verdi.