Fotoğrafla İtibar, Siyasetle İmtihan

AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan'ın, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafı üzerinden yapılan istismarlara karşı kaleme aldığı açıklaması, sadece bir partili refleks değil; aynı zamanda siyaset ahlakına, dava sadakatine ve teşkilat terbiyesine dair bir manifesto niteliği taşımaktadır. Bu çıkış, Cumhurbaşkanıyla bir kare fotoğraf çektirmeyi siyasi meşruiyetin kaynağı zannedenlerin, süslü ofislerinde hayali bağlantılarla itibar ticareti yapanların önüne çekilmiş bir settir.

Bugün siyaset sahnesinde en büyük kirlenme, ideallerin yerine gösterişin, liyakatin yerine etiketin, emeğin yerine "yakınlık görüntüsü"nün konulmasıdır. İşte tam da bu noktada İnan'ın sözleri, siyasetin yalnızca makamlardan ibaret olmadığını, şahsiyet ve sadakatle ayakta durduğunu hatırlatıyor.

Unutmayalım: Toplumun özü insandır. İnsan düzelmezse, hiçbir kanun, hiçbir anayasa, hiçbir program bizi kurtaramaz. İnsan ahlakı yozlaştığında ekonomi de bozulur, siyaset de çürür, sosyal hayat da çöküşe sürüklenir. Tarih boyunca bütün büyük medeniyetler, kendi içlerinden filizlenen yozlaşma yüzünden çökmüştür. Roma'nın çöküşünde lüks ve sefahat kadar, çıkar peşinde koşan aristokrasinin toplumu kemirmesi etkili olmuştur. Osmanlı'nın son döneminde de liyakat yerine iltimasın, ahlak yerine menfaatin öne çıkması devletin direncini kırmıştır.

Bugün bizde de benzer bir tablo var: Fotoğrafla siyaset yapanlar, makamın gölgesinde güç devşirenler, geniş mezhep sahipleri… Gerekirse bir cuma mesajıyla kendilerini iktidarın yamacına iliştirir, gerekirse bir Atatürk rozeti takıp "çağdaşlık" rolüne bürünürler. Bu türden kimliksiz, kıblesiz siyaset tüccarları her dönemde vardır ve olacaklardır.

Bal Arıları ve Sinekler

Ne yazık ki iktidarlar büyüdükçe bal arılarının yerini sinekler alır. Arılar üretir, çoğaltır, fayda sağlar. Sinekler ise hazır olana üşüşür, kokuya gelir, çürümeyi hızlandırır. AK Parti'nin kuruluş felsefesi işte bu sineklere karşıydı; köhnemiş zihniyete, çıkar şebekelerine ve dar çıkar lobilerine savaş açarak doğmuştu. Ancak iktidar uzadıkça, yolun başında dava uğruna yola çıkanların yerini, yolda bulduklarını davaya yamamaya çalışanların alması siyasetin tabiatından kaynaklanan bir zaafı ortaya koyuyor.

Bu sadece bugünün meselesi değildir. Dün de aynı kirli zihniyet önceki iktidarları tüketmişti. Bugün de aynı kişiler, aynı yöntemlerle, yalnızca ideoloji değiştirmiş gibi görünerek varlıklarını sürdürmektedir. Dün bir başka partiyle fotoğraf çektirenler, bugün Erdoğan'ın gölgesine sığınmaya çalışıyorlar. Tek ölçüleri iktidarın ideolojisine göre renk değiştirmektir.