Kilit ve anahtar!

İki takım futbolcularını da ortaya koydukları müthiş mücadele nedeniyle tebrik etmek lazım. Özellikle de Trabzonspor'u! Bu statta böylesine taraftarın baskı yaptığı, sahadaki takımlarına enerji yaydığı bir ortamdan puan çıkarmak büyük iş.
İki takım da kazanabilirdi. Trabzonspor, genç ama mütevazı kadrosu ile Galatasaray'ı durdurmayı başardı. Sahada yüreği ile oynayan, kazanmayı çok isteyen bir Trabzonspor vardı. Galatasaray çok güçlü bir takım.
Bu statta yenemeyeceği takım yok. Dünya devi Liverpool'a top göstermeden yıkıp geçtiler.
Fatih Tekke dersine çok iyi çalışmış. Galatasaray'a hiç boş alan bırakmadılar. Kanatları Pina ve Mustafa ile iyi kapattılar. Sakatlanıp çıkana kadar Savic savunmaya liderlik yaptı. Batagov maçın yıldızıydı. Hatasız bir maç çıkardı.
Galatasaray, Trabzonspor'a 90 dakika boyunca bir üstünlük kuramadı. Osimhen, Barış Alper, Yunus Akgün ve Sane belki de kariyerlerinin en vasat futbolunu oynadılar.
Bunda Trabzonspor'un akıllı oyununun büyük payı vardı.
İlk 45'te iki takım adına sahanın en iyileri Savic ve Lemina'ydı. Savic, Osimhen'i; Lemina da Onuachu'yu iyi durdurdu. İki takım da duran toplardan etkili olmaya çalıştı. İki takımın da birer topu (Osimhen ve Zubkov) direkten döndü.
Yunus Akgün oyunda kaldığı süre içinde çok etkisizdi. Pina, Savic'ten sonra Trabzonspor'un etkili ismiydi.
Çok çalıştı, savaştı, Barış Alper'e nefes aldırmadı. Sane-Mustafa Eskihellaç eşleşmesinin genelde galibi Mustafa idi.
Muçi ilk yarıda çok etkisizdi. Çok top kaybı ile oynadı. İkinci yarıda biraz toparlandı.
Folcarelli, her zamanki standart futbolunu oynadı. Orta alanı ayakta tuttu. Oulai, şık çalımları, kıvrak hareketleri ile Galatasaraylı oyuncuları çok yordu. Galatasaray, maç boyunca ritmini bulamadı.
Çünkü Galatasaray'ın hızını kesen, oyununu bozan bir Trabzonspor vardı sahada.
İki takım da derbinin büyük bölümünü temposuz oynadı.