Soyer de bir yere kadar soyar!

Soyer de bir yere kadar soyar!

ZEKERİYA SAY

Tunç Soyer 12 Eylül darbesi sonrası Alparslan Türkeş dâhil onlarca ülkücünün idamını isteyen askeri savcı Albay Nurettin Soyer'in oğlu Soyer ailesinin sahip olduğu ve ismini uyduruk Yunan tanrılarından alan "TEOS Tatil Köyü" sayesinde bolluk içersinde bir gençlik dönemi geçirdi. 2004-2006 yılları arasında İzmir Ticaret Odası'nda "Dış İlişkiler Müdürlüğü" ve "Genel Sekreter Yardımcılığı" yaptı

2006 yılında ise "Expo 2015 İzmir Genel Sekreteri" olarak görev yaptı.

İzmir'in, Expo 2015 Adaylığında başarısız olmasından sonra yaptığı açıklama aslında nasıl iş bitirdiğinin sinyalini tey o günlerden vermişti. Expo 2015 hezimetinden dolayı dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e dert yanan Soyer; "Expo'da rüşvet dağıtmayı beceremedik" şeklinde bir açıklama yapmakta bir beis görmeyen biri. Genel sekreter olduğu dönemde "rüşvet dağıtmayı becerememekten" şekvacı olan Soyer, aynı hatayı bir daha yapmamış olmalı ki akabinde 2009 yerel seçimlerinde CHP'den Seferihisar Belediye Başkanı seçildi. Başkan seçilir seçilmez;

"Uçan kuşa borcumuz var İlçeyi yıkıp yeniden yapsan bu kadar harcayamazsın" diyerek, görevi devraldığı ANAVATAN'lı Hamit Nişancı'yı hedef tahtasına oturttu.

Soyer'in bu iddiasını "komik" bulan eski başkan Nişancı ise; "Belediyenin uçan kuşa borcu varsa, Soyer seçimden sonra 200 personeli nasıl almış" diyerek, daha koltuğa oturur oturmaz ilçede kadrolaşma seferberliği başlatan Soyer'in maskesini düşürdü.

Bu arada, Soyer göreve geldikten kısa bir süre sonra ilçede aksilikler başladı. Çıkan yangınla Seferihisar ormanlarının yüzde 3'lük bölümü yok oldu. İlçe halkı, orman yangının yaralarını sarmaya çalışırken, Soyer, "en büyük arzum" dediği, Seferihisar'a 'Citta-slow' unvanını kazandırmakla meşgul oldu. Zaten, 49.5 kilometreyle en uzun sahil şeridine sahip olan Seferihisar, tamamı 59 olan 'citta-slow' kriterlerinin yaklaşık 50'sine Tunç Soyer göreve gelmeden önce sahipti.

Haliyle kısa sürede bu unvana kavuştu.

İlçede hayatı yavaşlatan Soyer, bu arada çok hızlı hareket ederek belediyenin

120 dönüm arazisini elden çıkardı.

Bu arada İzmir Seferihisar Sığacık Limanı ile Yunanistan'ın Sisam Adası arasında başlatılan feribot seferleriyle, ilçeye gelen ve borç içinde yüzen Yunanlılara "veresiye defteri" açtı. Kendince işleri yoluna koyan Soyer'in prestij projesi ise sürekli sarhoş gezen, bütün heykel ve kabartmalarda "anadan üryan" tasvir edilen ve bu yüzden lakabı "edepsiz "olan bir Yunan tanrısı(!)na çıkan 'Dyanissos' adına bir Türk-Yunan Şenliği düzenlemek olarak açıkladı. Bu arzusunu o dönem yerine getiremedi ama ismi "Kılıçdaroğlu'nun adamı"na çıktığı için tam 10 yıllık Seferihisar Belediye Başkanlığının ardından darbeci babasına rağmen 2019'da İzmir'in "Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. İcraat değil algı belediyeciliğinde uzman olduğu için, konser ve heykelden başka hizmet bilmediği için belki de dünyada bir ilki başararak, İzmir'de bulunan heykelleri saymak için ihale düzenledi.

"9 yıldır aynı arabaya biniyorum" diyerek mütevazı bir yaşam sürdüğünü öne sürse de sırf keyif çatmak için tarihi "Şato Restoran"ı Başkanlık Konutu'na çevirerek ultra lüks bir hayat yaşamaya başladı. Tabii, dansı ve romantizmi bir tutku haline getiren Soyer, eşi Neptün Soyer'i de unutmadı. "Başka Bir Tarım Mümkün" sloganıyla seferberlik başlatarak, İzmir'de faaliyet gösteren tarımsal kalkınma kooperatifleri ile ürün alım sözleşmeleri imzaladı. Tesadüf bu ya

İzmir Büyükşehir Belediyesi Satınalma Dairesi Başkanlığı doğrudan Temin Şube Müdürlüğünün pasladığı yaklaşık 200 milyonluk kıyak ihaleyi alan İzmir Köy. Koop. Birliği'nin başkanlığını Soyer'in eşi Neptün Soyer yapıyordu. Siyasi etiği bir tarafa bırakarak kocasının yönettiği belediyeden ballı ihaleler kapan Neptün Hanım, sanki belediyecilik hizmeti ile doğrudan alakası varmış gibi İzmir Büyükşehir Belediyesine "süt, ceviz ve tane enginar" satıyordu.

Artık Soyer ailesinin hanesine nasıl bir para giriyorsa, hazret cesaretlendikçe cesaretlendi.