Sonunda erkeklerimizi de soydular!

Sonunda erkeklerimizi de soydular!

ZEKERİYA SAY

Ömrü savaşlarda geçtiği halde, yüksek bütçeli dizilerle son devrin hafızasına, "haremden çıkmayan uçkur düşkünü" bir padişah olarak kazıtılan Cihan Sultanı Kanuni,

Fransa'da yapılmaya başlanan, "yatay arzuların dikey ifadesi" şeklinde tarif edilen ve bir nevi "ayakta zina yapmak" da diyebileceğimiz "dans"ın, kendi topraklarına sıçrama ihtimalinden çekinmişti.

O yüzden Fransa Kralı'na bir mektup yazarak;

"Bu rezaletin memleketime de geçme ihtimaline karşı, bu mektubun eline geçtiği andan itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat Ordumla gelip bunu ben yasaklarım!.." demiş..

Değil Türklere, Fransız halkına bile dansı yasaklama ihtiyacı hissetmişti.

Maalesef, o devran değişti.

Dünyanın her yerinde artık insanlar sözde sanat adı altında bu hayâsızlıklarını adeta insanların gözlerinin içine sokuyorlar. Türkiye'de bile baleye başlama yaşı olarak "5"i çok geç bulan bir kesim var. Yetişkinler için açılan dans kurslarını, TV'lerdeki dans yarışmaları da işin cabası.. Peki ya katılımcılarının çoğunluğunu 20'li yaşlarının başında, ilginç makyajlı ve saç stilli gençlerin oluşturduğu Rock konserlerine ne demeli Malum gazetelerin, "Rock kasabasına bayram geldi","Rock şöleni", "Sabaha kadar içki" başlıklarıyla yıllar boyu sayfalarında genişçe yer verdiği

Alkol ve müziğin etkisiyle kendilerinden geçen yarı çıplak gençlerin o müstehcen görüntüleri neydi öyle Milyonlarca gencin katıldığı, yüz binlerce ton içkinin tüketildiği, sponsorlar eliyle ücretsiz kondomların dağıtıldığı o rezil eğlencelerde ne hayatlar karartıldı kim bilir

Sözde "sanat" adı altında taşra baskısına baş kaldırmaya yönelik büyükşehirlerdeki bu isyan saçmalıkları, çağımızda gençlere yönelik en büyük tehdit olan eşcinselliğin de kaynağı

Güya toplumsal baskıya direnen, boyun eğmeyen ve diledikleri gibi yaşamayı tercih eden bu gençlerin bazıları finalde "dansçı", "modacı" olup hem kimliğini, hem kişiliğini, hem de şahsiyetini kaybediyor. "Çiçek Çocuklar" olarak anılan ve uyuşturucu, müzik ve cinsel sapkınlıklarıyla 1960'lara damgasını vuran kayıp nesil "hippiler" örneği oracıkta duruyor. Tabii eskiden "ib.e" denilerek dışlanan eşcinsel sapkınları da unutmamak lazım. Allah'ın lanetlediği bu güruh, şimdilerde "gay", "homoseksüel", "lezbiyen", "biseksüel", "travesti" gibi süslü cümlelerle ve "üçüncü cinsiyet" gibi tanımlamalarla özellikle muhafazakar toplumlara kabul ettirilmeye çalışılıyor.

Küresel şer güçler, karanlık odaklar ve feminist akımların fonladığı, kiralık medyanın meşrulaştırmaya çalıştığı ve gençleri hedef alan bu tür sapkın akımlar, maalesef ülkemizde de başını CHP'nin çektiği bazı siyasi partilerden destek görüyor. Ülkemizin "sigortası" olan gençleri mahvetmeye yönelik bu tür tehditler günden güne artarken Türkiye şimdi de genellikle alt gelir grubundan olan ve yazın harçlıklarını çıkarmak için eğlence mekânlarında çalışan Anadolu'nun yağız delikanlılarının rezil danslarını konuşuyor.

Çoğu mazbut ailelerde yetiştiği gün gibi ortada olan gençler, içkinin su gibi aktığı barlarda, sözde "dans" adı altında adeta sahibinin ayağına kerkinen azgın köpekler gibi

Müzik eşliğinde, turistlerin karşısında müstehcen hareketler sergiliyorlar. Üstelik bu rezil dansı yapan erkekler arasında 18 yaşından küçük olan ve bırakın çalışmayı, içkili mekânlara girmemesi gereken küçük sabiler yer alıyor.

"Tipsy Boys" adı verilen bu ucuz işçiler, tatil beldelerindeki eğlence mekanlarında, sözde müşteri çekmek adına masaların üstünde, bar kapılarında yatay arzuları dikey şekilde ifade eden iğrenç hareketler sergiliyorlar.