"Rüşvet için CHP!"

"Rüşvet için CHP!"

ZEKERİYA SAY

2005 yılıydı

Dönemin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "CHP liderliğine" göz kırpmıştı.

Bu durum, "Genel Merkezi" ziyadesiyle rahatsız etti.

Hakkında "yolsuzluk" ve "rüşvet" iddialarıyla dolu bir klasör hazırlanan Sarıgül, "kesin ihraç" istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) sevk edildi.

Burada ilginç bir gelişme yaşandı.

CHP YDK'sı, Sarıgül'ün CHP'den ihraç edilmesi talebini oy çokluğuyla reddetti.

Bu durum karşısında şoke olan dönemin CHP lideri Deniz Baykal, "ret kararının rüşvet ile satın alındığını" öne sürerek, "YDK üyelerine poşetle para verildiği" iddiasında bulundu.

Baykal'ın iddiaları sonrası YDK'da iki üye arasında kavga çıktı.

Dönemin YDK Üyesi Cafer Dursun, diğer üye Ergün Aydoğan'a, "Ben sana poşetle para mı verdim kardeşim, gidip Genel Başkan'a söylemişsin" dedi.

Ergün Aydoğan da "Poşetle para göndermedin mi" karşılığını verince, CHP'li üyeler bu kez davalık oldu.

CHP'de ayyuka çıkan "rüşvet" iddiaları sonrası bir yazı kaleme alan CHP'nin kalemşörlerinden Bekir Coşkun;

"Rüşvet alıp-vermek için bir partinin en azından iktidarda olması gerekmez mi" şeklinde ilginç bir soru sordu.

Ardından

"Demek ki bunlar da boş duracaklarına birbirlerinden rüşvet alıp-veriyorlar" diyerek, sorduğu sorunun cevabını yine kendisi verdi.

2008 yılında

Bu kez dönemin CHP'li Ankara Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz'a ait bir ses kaseti, CHP'deki malum "rüşvet" hastalığının bir kez daha nüksettiğini gözler önüne serdi.

Eryılmaz

Skandal ses kaydında, bir arkadaşına; belediyeyi hangi şartlarda yönettiği konusunda dert yanarken, kimlerle nasıl rüşvet pazarlığı yaptığını, "yamyamlar" dediği CHP'lileri doyurmak için nasıl kapı kapı dolaşarak rüşvet paraları topladığını ibretle anlatmıştı.

Aradan yaklaşık çeyrek asır geçti.

CHP hâlâ iktidarda değil ama yine "rüşvet" iddialarıyla gündemde

Poşetlerin ücretli olmasına kızan sözde dindar ağabeyler ve ablalar;

"Poşetleri paralı yaptınız, size oy moy yok" diyerek, siyasi tercihini değiştirerek, neredeyse bütün önemli belediyeleri CHP'ye teslim edince CHP'de işler açıldı.

"Poşetlerin paralı" olması sebebiyle seçmen bile oy tercihini değiştirirken

Aradan geçen onca yıla rağmen tercihlerinde en ufak değişiklik yapmayan CHP'liler

"Sosyal demokrat(!)" oldukları için içerisinde "yeşil parka" gibi eski kıyafetler veya "köpek öldüren" dedikleri ucuz şarap gibi "halkçı" malzemeler taşıması gereken o poşetleri yine "rüşvet paraları" ile doldurdukları, savcılık soruşturmalarına yansıyor.

Ya da "en halkçı" bilinen CHP milletvekilleri, içerisi dövizle dolu poşetleri Meclis'te unutarak, istemeyerek de olsa CHP'de hiçbir şeyin değişmediğini ispatlıyor.

Çünkü dünyanın en vurdumduymaz, en nemelazımcı seçmenin kendilerinde olduğunu biliyorlar.

AK Parti seçmeni, poşet paralı olduğu için partisine sırtını dönerken

CHP seçmeni, poşetle taşınan rüşvet paralarına rağmen kendi partisine en ufak bir eleştiride bulunmuyor.