Özgür basın için özgür gazeteciler şart!

Özgür basın için özgür gazeteciler şart!
ZEKERİYA SAY

Medya dünyasında resmen kasırgalar esiyor.

"Gazeteci" görünümlü bazı isimlerin "şatafatlı hayatları", "çakarlı araçları" ve "akçeli işleri" uzun zamandır gündemin birinci sırasını meşgul ediyor.

Mesleği "haber vermek" olan insanlar; akıl almaz iddialarla, sapkın partilerle, gayrimeşru ilişkilerle ve uyuşturucu rezaletleriyle dolu iddialarla, kendileri haber konusu oluyor.

Gerçekte ise gazetecilik mesleğinin "can çekişmekte olduğu" şu süreçte işinin hakkını vermeye gayret eden samimi basın mensuplarının çoğu, karın tokluğuna "halkın haber alma hakkını" yerine getirmeye çalışıyor.

Önceki gün Hürriyet gazetesi'nden Hande Fırat da bu konuya dikkat çekti.

"Son tartışmalar üzerinden bakıp bu meslekteki herkesin lüks içinde yaşadığını sanmayın. Ailesi ya da eşi zengin değilse bir muhabirin aldığı maaşı duyunca büyük bir hayal kırıklığı yaşabilirsiniz…" diyen Fırat, Türkiye'de çoğu gazetecinin "insanca yaşayacak" bir ücretten mahrum olduğunu ve ortalama muhabir maaşının "30 ila 50 bin lira" arasında değiştiğini söyledi.

İçinde bulunduğumuz atmosferin üzerine bir de maddi ve manevi meseleler yüklenince, hakikaten gazeteciler daha da yıpranıyor.

Bu yüzden gazeteciliğin "saygınlığı" ve "inanılırlığı" günden güne zayıflıyor.

Gerçek gazeteciler ekonomik açıdan yeterince özgür olmadıkları için meydan; "kiralık kalemlere", "etki ajanlarına" ve "art niyetli insanlara" kalıyor.

Onlar da manipülatif haberlerle ve masa başı hikayelerle, her türlü operasyonu çekiyor.

Oysa doğru haber için gazetecilerin her alanda bağımsız olması gerekir.

İşte bu yüzden, yıllarca gazeteciler Türk toplumunda "baş tacı" edildi.

Gazetecilik mesleğine gönül verenler geçmişte çok iyi paralar kazandı…

Basın mensupları iyi evlerde, mutena semtlerde oturdu ve gazeteciliğin keyfini sürdü.

Düşünün…

Başta "Maslak Gazeteciler Sitesi" ve "Bahçelievler Basın Sitesi" olmak üzere İstanbul'un muhtelif noktalarında, medya dünyasının tanınmış isimlerinin yoğunlukta yaşadığı "prestijli yerleşim yerleri" bulunuyor.

Ayrıca Anadolu'nun pek çok kentinde de benzer siteler yer alıyor.

Şimdi ise o tür projeler inşa edilmiyor.

Tabir caizse "altta kalanın canı çıkıyor."

Patronaja veya sermaye sahiplerine yakın olamayan basın işçileri geçim sorunu yaşıyor.

İş bulup, mesleğini yapan çoğu gazeteci ise kiralık evlerde, oradan oraya sürükleniyor.

Tabii!..

Hakkaniyetli olmak adına burada bir gerçeği itiraf etmek lazım.

2013 yılında, İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelindeki gazetecilerin "kira" ve "konut" sorununa kalıcı çözüm bulmak için harekete geçen Basın İlan Kurumu, başlattığı 'Medya Mensuplarını Konut Edindirme Projesi' kapsamında TOKİ ile ön protokol imzalamış.

İstanbul'da yaklaşık 5 bin medya mensubu konut sıkıntısı çekerken, Kayaşehir'de inşa edilecek konutlarda gazeteciler için 300 adetlik kontenjan koparmayı başarmıştı.

Fakat o dönem "Asgari ücret" sadece 798 TL iken, TOKİ'nin gazetecilere tahsisi ettiği konutların taksitli satış fiyatı 322 bin lira civarındaydı.

Yani, asgari ücretle çalışan bir gazetecinin tam 403 ay boyunca, yemeden içmeden taksit ödemesi gerekiyordu.

O da yaklaşık 33 yıla tekabül ettiği için kampanyaya başvuramıyordu.

Düşünün…

Rakamlar o kadar yüksekti ki benim tanıdığım gazetecilerden sadece bir kişi kampanyaya başvurmuştu…

Bir gazeteci büyüğümüz ise, "Bu sefer galiba patronlar ev sahibi olsunlar diye düşünmüşler" diyerek, taksit oranlarının yüksekliğini istihza etmişti.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi…

Yıllarca "Hürriyet" gazetesinin "başyazarlığını" yapan ve "Basın Konseyi"nin eski gedikli başkanlarından olan dönemin CHP milletvekili Oktay Ekşi de…