KUDÜS BİR AYNAYDI, KIRILDI
Benlik davasına kapılmayan Kudüs'tü. Zira nasıl kapılabilirdi ki En yüce hakikatin içinde "Kuddüs" olanın tecellisinde benlik kalır mıydı Kuddüs olan Allah'ın nuruyla Kudüs aynasında vicdanlarımız vecd ile birbirine sarılı değil miydi bir zamanlar Kudüs, ümmetin vicdan aynasıydı; orada ne varsa, bizde de o vardı.
Nasıl bir aynaydı bu
Dünya kirinden arınmış, Kuddüs olan Hakk'ın rahmetine mazhar olduğumuz o iki kadim dönemden bize seslenen bir ayna: Hz. Ömer'in adalet çağrısı ve Yavuz Sultan Selim'in vakarı. Ve arada, tebessümüyle bizi selamlayan Selahaddin Eyyubi...
Bu üçü, ümmetin "biz" şuurunu yaşadığı dönemlerin simasıdır. Dünya pası aynaya bulaştığında kırıldı ve biz artık kendimizi göremez olduk.
Kudüs'ün yitişiyle Müslüman zihin parçalandı, yönünü kaybetti. Ömer'in adaleti karanlığa; Yavuz'un cesareti zulme, Selahaddin'in tebessümü ise gözyaşına dönüştü
KENDİLİK KRİZİ VE KİMLİK PARÇALANMASI
Kendi aynası kırılan İslâm dünyası, kendilik bilincini de yitirdi. Herkes başkasının aynasında kendini arıyor: Batı'nın, Doğu'nun, ideolojilerin aynasında...
Eğitimden medyaya, siyasetten aileye kadar tüm yapılar artık kimlik inşa etmiyor; bilakis kimliği aşındırıyor. Bu aşınma, Kudüs'ü "görememe"ye dönüştü.
Mukaddes olanlar, Kudüs aynasında yıkıldı. Yerlerine yapay ve sahte aynalar konuldu. Müslüman, medya gibi cezbedici aynalarda kendini olduğundan daha büyük, daha önemli gördü. "Vaay! Meğer neymişim de haberim yokmuş..." Yapay aynalardan pompalanan kibir ve benlik aşısı, Müslüman zihnindeki hakikatin izini sildi. Benlik şişti, hakikat silindi. Kendilik dağıldı, kimlik parçalandı.
Evet, şimdi daha iyi anlaşılıyor: Müslümanlar neden tepkisiz
TEPKİSİZ DEĞİL, KENDİNE YABANCI
Filistin'de çocuklar ölürken, Müslüman dünyada konserler, kutlamalar ve kayıtsızlık devam ediyor. Bu sadece bir gaflet hali mi
Hayır, bu artık gaflet değil; bir kendine yabancılaşmadır. Modern aynalar, Müslüman şahsiyeti içten içe boşalttı; onu ruhsuz bir beden, içi boş bir birey haline getirdi.
Aynalar Ah aynalar! Bizden bizi gizleyen o sihirli aynalar Ne zaman, kendi derdimizin ötesinde başkalarının acısını da görebileceğiz bu aynalarda
Ne zaman Kuddüs'ün nuru yansıyacak bu yüzeylere Ne zaman Kudüs'ün aynası yeniden bizim olacak
Belki soruyu tersinden sormalı: Kudüs ne zaman Müslümanların olacak değil, Müslümanlar ne zaman Kudüs'ün olacak
YENİDEN KENDİLİK: KUDÜS'E DÖNMEK, KENDİMİZE DÖNMEKTİR
Kudüs'e dönmek, sadece fiziki bir kurtuluş değildir; bu, aynı zamanda kendilik bilinciyle yeniden inşadır. Diriliş Kudüs'ten başlamalı; ama önce, Kuddüs olanın tecellisinde arınan kalpte başlamalıdır. Ömer'in adaleti, Yavuz'un cesareti, Kuddüs tecellisinden doğduğunda, Selahaddin'in tebessümü Kudüs'ten bize "gel" diyecektir.