Ramazan Medeniyeti-6: Bütünleştirici hakikat şuuru ve şiiri

Ramazan Medeniyeti yazılarına bugün de devam ediyoruzRamazan, İslâm medeniyetinin, aynı ânda hem özünü ve şuurunu, hem de söz'ünü ve şiirini sunar bize, demiştim.İslâm medeniyeti, tek şuur ve şiir medeniyetidir: Çünkü İslâm, İlâhî Söz'e ve Nebevî Şuur'a dayanan tek dindir: İlâhî Söz'le ve Nebevî Şuur'la insanı ve bütün mevcûdâtı buluşturan, İlâhî Söz'ün ve Nebevî Şuur'un bütün koordinatlarını insanın önüne ve şuuruna açan çok katmanlı, herkese açık ve herkese kucak açan medeniyettir.Aslında İslâm, tek medeniyettir: Diğer uygarlık veya sivilizasyon tecrübeleri, insanı ya sadece kendi içine kapadıkları ya da sadece kendi dışına hâkim olmaya kışkırttıkları, ya fizik gerçekliği ya da fizikötesi gerçekliği kutsayarak diğerini yok saydıkları için, hakikati aynı anda bütün boyutlarıyla kavrayan ve yaşatan bir medeniyet olma özelliklerine sahip değildir.MEDENİYET: KOZMOLOJİK TASAVVUR, BÜTÜNCÜL BAKIŞMedeniyet, ancak bütün varlıklara açılabilen, bütün varlıkları ihata edebilen, bütün varlıklar arasında dinamik iletişim sistemi, kanalları, koridorları inşa edebilen kozmolojik bir şuur hâli'dir. Eğer bir insanlık tecrübesi, aynı ânda hem Yaratıcı'yı, hem Kâinât'ı, hem de İnsan'ı hayatının çekim alanına alabiliyorsa, medeniyet olabilir ancak.Adına sivilizasyon tecrübeleri dediğimiz pagan tecrübeler, insanı, varlığı ve hakîkati sadece fizik dünyaya kapattıkları, Yaratıcı, Kâinât ve İnsan'dan oluşan büyük varlık zincirini hem yok saydıkları hem de parçaladıkları için sonuç sadece kaos ve katastrof olagelmiştir.Pagan uygarlık ya da sivilizasyon'un motto'su şudur: Fizik gerçekliğin mutlaklaştırılması, fizik-ötesi gerçekliğin İMHA edilmesi. Başka dinlerle, kültürlerle, medeniyetlerle şiddete dayalı ilişkiler kurulması, hiçbirine neyse o olarak yaşama hakkının tanınmaması.Antik Yunan'dan Roma'ya, Avrupa'dan Amerika tecrübesine kadar yaşanan pagan uygarlık tecrübelerinin ürettikleri, bütün medeniyetlerin kökünü kazıyan kaotik ve katastrofik tarih, bunun apaşikâr bir göstergesidir.Hinduizm, Budizm, Taoizm, Konfüçyanizm, Şintoizm gibi KADÎM medeniyetlerin motto'su: Fizikötesi gerçekliğin mutlaklaştırılması, fizik gerçekliğin İHMAL edilmesi.Kadîm medeniyetler, insanı sadece kendi iç dünyasına kapatarak kozmos'u bulmaya, tecrübe etmeye yönelttikleri ve dış dünyayı ihmal ettikleri için, donmaktan, antropolojik, ölü kültürlere dönüşmekten, dolayısıyla paganların saldırılarına teslim olmaktan kurtulamamışlardır.Tarihte üçüncü tür medeniyet ise, VAHİY medeniyetleridir: Dualite vardır ama düalizm yoktur: Fizik ile fizik ötesi gerçeklik birbirini bütünler, vareder. Darü's-Selâm (Barışyurdu) ve Darül-İnsan'ı (insanlık yurdu'nu) kurar.İslâm, bir yandan büyük varlık zincirini eksene aldığı, öte yandan da, büyük varlık zincirini oluşturan "fâil"ler arasındaki iletişimi, irtibatı ve ilişkiyi her zaman muhkem bir şekilde tesis eden bir varlık ve hakîkat tasavvuru sunduğu için, kaosun hayatı, bütün varlıkları ve bütün inanç ve düşünce sistemlerini önce kontrol altına almasını, sonra da yok etmesini önleyecek muazzam bir kozmolojik şuur icat etmeyi başarmıştır.BÜYÜK VARLIK ZİNCİRİ: YARATICI, İNSAN VE KÂİNÂTMedeniyet, büyük varlık zincirinin hem korunduğu, hem de hiyerarşik yapısının hayata ve bütün varlıklara hakkıyla çeki düzen verdiği kozmolojik bir şuurun ve tasavvurun adıdır. İşte bu kozmolojik tasavvura sadece İslâm sahiptir.Kozmolojik şuura ve tasavvura dayalı bir medeniyet idrakinin merkezinde Yaratıcı vardır: Kâinât ve İnsan, hem Yaratıcı'nın eseridir; hem de Kâinât da, İnsan