Fiîlî işgalden zihnî işgale kapitalizmin insanı ve hakikati yok ediş serüveni

Zihnimiz çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüştü: Batı uygarlığı, modernlik ve postmodernlik tecrübesiyle, bütün her şeyi yerinden etti, zihnimizi körleştirdi, entelektüel felçleşme yaşattı ve dünyayı cehenneme çevirdi. Batı uygarlığının dünya üzerinde hegemonya kurmaya başladığı dönemden itibaren dünya yaşanamayacak bir çatışma, savaş ve kaos arenasına dönüştü. 1648 Vestfalya Anlaşması, modern Avrupa'nın, ulus-devlet imparatorluklarının kuruluş sürecinin siyasî ve iktisadî olarak başlangıç tarihidir.FİÎLÎ İŞGAL "NERESİDİR", ZİHNÎ İŞGAL "NEREYE" DÜŞERO gün bugündür, dünya günyüzü görmüyor. Avrupalılar, birkaç asırlık bir süre zarfında bütün dünyanın kıtalarını işgal ettiler, tabiî ve kültürel kaynaklarını târumâr ettiler, dünyanın her tarafını, her karışını, bütün kültürlerini kontrol ve kolonize ettiler. Bütün dünyayı köleleştirdiler. Sadece siyasî ve coğrafî işgalle yetinmediler. Zihinleri de işgal ederek epistemik kölelere dönüştürdüler bütün insanlığı.Tanrı, insan ve kâinâta dair bütün kavramları silbaştan yeniden tanımladılar ve kendi tanımlarını bütün dünyaya dayattılar. Modernlikle birlikte başlayan fiîlî işgal, postmodernlikle birlikte zihnî işgale dönüştü. Aslında fiîlî işgalin temeli zihnî işgalle atılmıştı: Modern dünyanın "kurucu baba"larından Francis Bacon, "bilgi güçtür" derken, dünyanın ve dünyadaki bütün kültürlerin ve bu arada tabiatın kontrol ve kolonizasyonunun entelektüel temellerinin ruhumuz, mekanik, materyalist bilim'le atılacağını haber vermiş oluyordu.Nitekim Descartes, modernitenin fiîlî işgal programının zihnî temellerini şu ürpertici cümlesiyle atacaktı: "Tabiatın efendileri ve sahipleri olacağız."Tabiatın efendileri ve sahipleri olmakla kalmadılar, dünyayı da, tabiatı da cehenneme çevirmeyi başardılar. Buna da "ilerleme" dediler. Dünyayı da aynı cenderenin eşiğine sürüklediler. Aynı çıkmaz sokağın ve kadastrofun. "İlerleme" dedikleri şey, Batılıların dünya ve tabiat üzerinde hâkimiyet kurmaları, dünyanın ve tabiatın kaynaklarını hunharca ve açgözlülükle yağmalamaları, sömürmeleriydi.Zihnî işgale kaynaklık eden modern üniversite, emperyalizmin ve kolonyalizmin kapılarını sonuna kadar açan kapitalizmin bütün günahlarının kaynağı ve günah çıkarma mabedi olup çıkıvermişti!Meselâ pandemi sürecinde bilim merkezleri üniversiteler ilaç şirketleri ile işbirliği yaptılar, insanlığın kaderiyle oynamaktan çekinmediler!ÜNİVERSİTE, ENTELEKTÜEL SERMAYENİN Mİ, EKONOMİK SERMAYENİN Mİ KAYNAĞIKapitalizm, varlığını entelektüel sermayeye, gücünü ise entelektüel sermaye üzerinden devşirdiği ekonomik sermayeye borçlu.Aslında bu cümleyi -yazının başından itibaren yaptığım okumadan da gayet net bir şekilde anlaşılacağı üzere- modern Batı uygarlığı için kurmam gerekirdi. Modern Batı uygarlığı, varlığını entelektüel sermayeye, gücünü ise entelektüel sermaye üzerinden devşirdiği ekonomik sermayeye borçlu, diye.Kapitalizm, modern Batı uygarlığının dünya üzerinde hegemonya kurmasını sağlayan en önemli kaynak. Kapitalizm ile modern Batı uygarlığı arasında bu apaşikâr özdeşliğin fâş edilmesi gerekiyor. Bu konuda Karl Popper, Herbert Marcuse, Paul Feyerabend, Theodere Rozsak ve tabii kült metin Okulsuz Toplum'un yazarı Ivan Illich'in