Türkiye'de İslâm'a yapılan iğrenç saldırılara devlet sessiz kalamaz!

Türkiye, herhangi bir İslâm ülkesi değil. Medeniyet-kurucu, (medeniyetin istikametini, yönünü, yörüngesini ve ruhunu yitirmemesini sağlaması anlamında) medeniyeti-konumlandırıcı ve her tür saldırıya karşı medeniyeti-koruyucu roller üstlenmiş tarih yapıcı bir ülke, böyle bir tarihin mirasçısı. Bin yıl İslâm'ın bayraktarlığını yapmış, hilâfeti devraldıktan sonra Müslümanların hâmisi, korucuyu-kollayıcısı olmuş bir umut. Adı, İslâm'la özdeşleşmiş, kaderi İslâm'la belirlenmiş, geleceği İslâm'a endekslenmiş bir ruh.İslâm'la varolmuş, geliştirdiği derinlikli, kapsamlı ve benzersiz medeniyet atılımıyla İslâm'ın dünyada varolmasını, varlık göstermesini, hükümran olmasını, dünyaya adaletle ve merhametle yön ve şekil vermesini sağlamış, bu konuda öncülük etmiş bir büyük ufuk.Varlığını İslâm'a borçlu bir toplumdan söz ediyoruz. İslâm'la etle tırnak gibi iç içe geçmiş bir toplumdan. Öte yandan İslâm'ın kaderinin şekillenmesinde dün tarihî roller oynayan, yarın da yine belirleyici, tarihin akışını şekillendirici büyük roller oynayacak bir toplumdan, elbette ki.Ama tek şartla: Yeniden tarih-yapıcı, medeniyet-kurucu rolümüzü oynamamızı sağlayacak medeniyet mefkûresini diriltecek atılımlar yapabilirsek Bu atılımları yapmamızı mümkün kılacak büyük, çaplı, bütün insanlığa seslenebilecek parlak öncü kuşaklar yetiştirebilirsek Bu öncü kuşakları yetiştirecek eğitim, kültür, sanat sistemleri ve kurumları inşa edebilirsekNe var ki, durum, kısa vadede çok vahim. Orta ve uzun vadede vazifemizi hakkıyla yerine getirebilirsek bu vahim durumu aşabiliriz. Ama şu an İslâm, hiç olmadığı kadar hakarette aşağılanmaya maruz kalıyor. Sadece İslâmî çevrelerin dışından saldırılarla değil, aynı zamanda İslâmî çevreler tarafından da çok kötü temsilden kaynaklanan, haram helal ölçülerini takmayan ürpertici Müslümanlık anlayışından kaynaklanan bir iç yıkımla, çürümeyle karşı kaşıya. İslâm'ın geleceği güvende değil bu ülkede. İslâmı yitiren bir Türkiye, istiklalini de, istikbalini de yitirir. Paramparça olur, kurda kuşa yem olur biter.Düşünebiliyor musunuz: İslâm'ın bayraktarlığını yapan bir toplum, dünyada İslâm'a en yoğun ve en iğrenç saldırıların yapılabildiği bir derekeye sürüklendi. Bu, İslâm tarihinin yapılmasında kilit rol oynayan, İslâm'la özdeşleşmiş bir toplum için yüzkarası bir durumdur. Çok trajik, insanı kahreden bir düşüştür. İnsanın aklı havsalası almıyor gerçekten: İslâm'ın en temel kurucu isimlerine, bizi biz yapan, bizi bin yıl ayakta tutan, bizim bin yıl insanlık tarihini yapmamıza imkân tanıyan aziz değerlerine saldırılar gırla gidiyor: Hz. Peygamber'e (sav) hakaretin bini bin para! Aşağılık türedi tipler, son derece sığ, berbat, salaş bilgilerle hiç anlamadıkları meselelerde ahkâm kesmekten, inanılmaz yalanlara başvurmaktan, iftira üstüne iftira atmaktan geri durmuyorlar! Kelime-i tevhid'in ne olduğunu bilmeyen ve hilâfetten nefret eden kişiler, bir kurşun bile atılmadan zihinleri işgal edilen, celladına alık edilen zavallılar hem ülkenin hem de kendilerinin altını oyuyorlar ama bunun farkında bile değiller!Hilâfet, emperyalizme karşı direnişin kalesiydi. Emperyalistlere, özellikle de İngilizlere karşı destansı direniş, hilâfet sancağı ile gerçekleştirildi. Bizim istiklal savaşını kazanmamızı sağlayan maddî ve manevî yardımlar biz hilâfetin