Türk Endülüsleşmesi: Türkiye fiilen işgal edilmedi ama zihnî işgal altında!
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde teröristlerin alçakça sızma girişimi oldu. 9 Mehmetçiğimiz şehit oldu maalesef. Şehitlerimize Allah'tan rahmet ve kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Milletçe başımız sağ olsun. Türkiye, mahallî seçimlere girerken, karıştırılacağa benziyor. Bendeniz bu yazıda yaşadıklarımızı bir tarih felsefesi yaparak, uzun soluklu ve kalıcı bir dille anlamlandırmak ve geleceğe ilişkin bir yol haritası çıkarılmasını sağlayacak bir yakın tarih okuması yapmak istiyorum.TÜRKİYE, TANZİMAT'LA RAYDAN ÇIKTITürkiye, Tanzimat'la yönünü, Meşrûtiyetlerle yörüngesini yitirdi; Cumhuriyet Batılılaşmasıyla ruhunu yitirme tehlikesinin eşiğine sürüklendi. Modernitenin Tanzimat'la topluma seküler bir kimlik, yön ve yörünge dayatmasıyla oluşan tazyik ve meydan okuma, toplumun kimliğinin tam ortadan ikiye bölünmesine, çatallanmasına yol açtı. Şerif Mardin'in deyişiyle "iki Türkiye" zuhûr etmiş oldu bu sürecin sonunda. Cumhuriyet tarihi boyunca, Türk laikleşmesi projesi, tepeden jakoben yöntemlerle, monteleme yoluyla dayatılan bir mühendislik projesi olarak uygulandı bugüne kadar. Topluma balans ayarı veren, laik Batıcı çizgiden sapmaması için askerî darbelerle hayata geçirilmeye -daha doğrusu zoraki olarak, zecrî dayatmacı montelemeci yöntemlerle yerleştirilmeye- çalışılan laikleşme projesi toplumda tam olarak tutmadı.Laikleşme projesi, Türkiye'de devletle toplum ilişkilerini düzenleyen bir ilke olarak işlemedi, işletilmedi; yeni rejimin İslâm'la ilişkilerini koparması olarak işletildi. Bu da toplumun Alevî kesimlerinin kısmen de olsa laikçilik projesine tutunmasına yol açtı. Laikçilik projesini dayatmacı bir projeye dönüştürenler, Cumhuriyet kurulurken gerçek kimliklerini (Sünnîliğin dışındaki çeşitli heterodoks mezheplerle) gizleyen gayr-ı İslâmî unsurlar oldu. Ermeni, Rum, Yahudi kökenli kimseler, böylelikle hem gerçek kimliklerini gizlediler hem de devletin üst kurumlarını (aslında bizzat devleti) ve hatta zamanla devletin kendisini ele geçirdiler.İKİ ASIRDIR TÜRKİYE'YE HÜKMEDEN "GİZLİ EL"Bir Müslüman olarak ötekileştirici dil kullanacak, farklı ideolojik veya etnik ya da dinsel kesimleri ötekileştirecek biri değilim. Bu yazdıklarımdan böyle bir sonuca varılamaz.Ama esrarengiz bir noktaya, gizli kalan bir hakikate dikkat çekmeye çalışıyorum burada. "Gizli bir el", ülkenin kaderine hükmediyor iki asırdır Hiçbir şekilde komplo teorilerine filan itibar ediyor değilim. Osmanlı'nın çökertilmesinden sonra bu ülke içeriden teslim alındı. Ne kadar Osmanlı ve İslâm dışı veya İslâm düşmanı güç varsa, hepsi Osmanlı çökertilince bu toprakları ele geçirdiler. Bu toprakların ülkenin içindeki İslâm dışı İslâm düşmanı güçler veya aktörler tarafından ele geçirilmesi, Tanzimat'la başlamıştı zaten. İngilizler, Tanzimat'ı ilan ettirerek paşalarla devlete derinlemesine sızdılar ve İslâm düşmanı güçlerden oluşan bürokratik bir oligarşi inşa ettiler. Padişahlar, aynı anda iki cephede birden savaştılar: Dışarıdan emperyalistlerin kendileriyle, içeriden de emperyalistlerin kuklaları bu bürokratik oligarşik aparatlarla kıyasıya bir ölüm kalım savaşı verdiler. Padişahların mücadelesi, Osmanlı'nın varlığını sürdürmesini sağladı ama Osmanlı'nın bünyesi çok büyük yara almıştı: Tanzimat ve Islahat Fermanları ile siyasî olarak, kapitülasyonlarla da iktisadî olarak Devlet-i Âliye çepeçevre kuşatıldı ve içeriden ele geçirildi.Devletin içeriden ele geçirilmesi sadece Osmanlı'ya ve ardından kurutuluş savaşı verilerek kurulan Türkiye'ye özgü özel bir projeydi. 19. yüzyılda bütün kıtalardaki aktörler, dinler ve medeniyetler emperyalistlerin dışarıdan bilfiil gerçekleştirdikleri saldırılarla teslim alınmışlardı. Sadece İslâm coğrafyası, münhasıran da Osmanlı coğrafyası, emperyalist saldırıya karşı dört bir cephede direniyordu. Osmanlı'nın emperyalistlere direnen yegâne güç olması, emperyalistleri özelikle de İngilizleri çılgına çevirmeye yetiyordu: Dünyanın 60'ını kontrol eden İngilizler, Osmanlı'ya Türkiye'ye özgü özel bir proje geliştirdiler: Türkiye, dışarıdan fiilen değil, içeriden zihnen ele geçirilecekti. Böylelikle bir taşla bir kaç kuş birden vurulmuş olacaktı: Türklerin düşmanı Türkler olacaktı. Dolaylıyla Müslümanların düşmanı Müslümanlar! Türkler celladına düşmanlarına âşık edilecek, Türkiye içeriden ele geçirilecekti: Önce devlet, İslâm'dan arındırılacaktı; Tanzimat modernleşmesi bunun başlangıcıydı; sonra da toplum sekülerleştirilerek İslâm'dan uzaklaştırılacaktı. Böylelikle Batılıların Türkiye'yi işgal etmek gibi bir külfete girişmelerine gerek kalmayacaktı.